Was heißt »zwei« auf Türkisch?

Die Numerale »zwei« (ver­altet: zwey) lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • iki

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Wir haben zwei Töchter und zwei Söhne.

İki kızımız ve iki oğlumuz var.

Ich habe zwei Töchter und zwei Söhne.

İki kızım ve iki oğlum var.

Eins, zwei, drei, vier, fünf, sechs, sieben, acht, neun, zehn.

Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.

So schlage ich zwei Fliegen mit einer Klappe.

Bu yolla bir taşla iki kuş öldürürüm.

Bu yolla bir taşla iki kuş vururum.

Im Wald traf sie zwei Fremde.

O, ormanda iki yabancıyla karşılaştı.

In ungefähr zwei Wochen.

Yaklaşık iki hafta içinde.

Wussten Sie nicht, dass er vor zwei Jahren verstorben ist?

Onun yaklaşık iki yıl önce vefat ettiğini bilmiyor muydunuz?

Ich habe zwei Töchter.

İki kızım var.

Er hat zwei Töchter.

İki kızı var.

Er hat zwei Bücher geschrieben.

O, iki kitap yazdı.

Er ist zwei Jahre älter als ich.

O, benden iki yaş büyüktür.

Weißt du nicht, dass er seit zwei Jahren tot ist?

Onun iki yıl önce öldüğünü bilmiyor muydun?

Ich habe zwei Bücher.

Benim iki kitabım var.

Sie haben zwei Töchter.

Onların iki kız çocuğu var.

Du hast zwei Bücher.

Senin iki kitabın var.

Sie kam nicht vor zwei.

İkiye kadar gelmedi.

Ich bin verheiratet und habe zwei Söhne.

Evliyim ve iki oğlum var.

Ich warte schon seit zwei Uhr auf Sie.

Saat ikiden beri sizi bekliyorum.

Er hat zwei Katzen, eine weiße und eine schwarze.

Onun iki kedisi var biri beyaz biri siyah.

Ich habe zwei Brüder und drei Schwestern.

İki erkek kardeşim ve üç kız kardeşim var.

Er ist zwei Jahre älter als Maria.

O, Mary'den iki yıl daha yaşlı.

John hat zwei Söhne.

John'un iki oğlu var.

Ein Kilo Ketchup entspricht zwei Kilo Tomaten.

Bir kilo ketçap, iki kilo domatese karşılık gelir.

Wenige Menschen leben mehr als ein Jahrhundert, aber viele erleben zwei Jahrhunderte.

Çok az insan bir asırdan fazla yaşar, ama çoğu iki asır görür.

Ich habe nur zwei Stunden geschlafen.

Ben sadece iki saat uyudum.

Sie hat zwei Schwestern.

Onun iki kız kardeşi var.

Tom hat zwei Söhne. Beide leben in Boston.

Tom'un iki oğlu var. İkisi de Boston'da yaşıyor.

Philipp hat zwei Autos und ein Fahrrad.

Philipp'in iki arabası, bir bisikleti var.

Er fuhr immer etwas schneller als die anderen. Jetzt hat sich seine Durchschnittsgeschwindigkeit erheblich verringert, denn sein Auto musste zwei Wochen lang zur Reparatur der Karosserie still stehen.

Her zaman diğerlerinden daha hızlı araba kullanırdı. Şimdi ise ortalama hızı oldukça azaldı çünkü arabası iki haftadır kaporta tamiri için bekliyor.

"Wie lange wird das dauern?" - "Ungefähr zwei Wochen."

"Daha ne kadar sürer? Yaklaşık iki hafta."

Die zwei Alten starben innerhalb eines Jahres.

İki tane yaşlı, bir yıl içinde öldüler.

Es geschah zwei Tage, nachdem er nach Tokio zurückgekehrt war.

O, Tokyo'ya döndükten iki gün sonra oldu.

Ich habe zwei Geschenke für Freunde.

Arkadaşlar için iki hediyem var.

Der Lehrer sprach zwei Stunden lang am Stück.

Öğretmen iki saat boyunca konuşmaya devam etti.

Ich ging vor zwei Jahren nach China.

Ben iki yıl önce Çin'e gittim.

Der Krieg dauerte zwei Jahre.

Savaş iki yıl sürdü.

Es kostet ihn zwei Stunden, die Arbeit zu beenden.

İşi bitirmek onun iki saatini alır.

Sie trank auf der Feier zwei Gläser Wein.

Partide iki bardak şarap içti.

Sein Wagen ist zwei Jahre alt.

Arabası iki yaşında.

Ihr habt zwei Brüder.

Sizin iki erkek kardeşiniz var.

Er hat zwei Autos.

Onun iki arabası var.

Sie wird mindestens zwei Jahre brauchen, um für diesen Posten qualifiziert zu sein.

Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.

Ich werde es in ein oder zwei Tagen fertigstellen können.

Bir ya da iki gün içinde onu bitirebileceğim.

Es wird in einem oder zwei Tagen fertig sein.

Bir ya da iki gün içinde bitirilecek.

Ich bin zwei Jahre jünger als er.

Ondan iki yaş daha gencim.

Dieses und jenes sind zwei unterschiedliche Geschichten.

Bu ve şu iki farklı hikayedir.

Der Bahnhof ist zwei Kilometer entfernt.

İstasyon iki kilometre uzaklıktadır.

Kann ich zwei Plätze buchen für diesen Flug?

O uçakta iki kişilik rezervasyon yapabilir miyim?

Ich bin in zwei Minuten soweit.

İki dakika içinde hazırım.

Eigentlich hast du nicht einen, sondern zwei Fehler gemacht.

Aslında, bir değil iki tane hata yaptın.

Wir haben zwei Söhne.

İki oğlumuz var.

Meine zwei Brüder sind beide verheiratet.

Erkek kardeşlerimin her ikisi de evlidir.

Ich habe zwei Söhne.

İki tane oğlum var.

Sie hat eine Katze und zwei Hunde.

Onun bir kedisi ve iki köpeği var.

Tom und Maria haben eine Tochter und zwei Söhne.

Tom ve Mary'nin bir kızı ve iki oğlu var.

Es ist halb zwei.

Saat bir buçuk.

Als ich am 27. November abends zu Bett ging, nahm ich meine blinde Katze in den Arm und sagte zu ihr: „Du und ich, wir sind allein auf dieser Welt.“ Doch zwei Tage später ist meine blinde Katze gestorben, und ich bin ganz und gar allein geblieben.

27 Kasım günü gece yatağıma gittiğimde kör kedimi kucağıma aldım ve ona şunu dedim. "Bu dünyada seninle ben yalnız kaldık." Ama iki gün sonra kör kedim öldü ve yapayalnız kaldım.

Es wird einen oder auch zwei Tage dauern.

Bir ya da iki gün sürer.

Um übersetzen zu können, muss man zumindest zwei Sprachen beherrschen.

Çeviri yapabilmek için en az iki dil bilmek gerekir.

Bitte räumen Sie das Zimmer innerhalb von zwei Stunden.

Odayı iki saat içinde boşaltın.

Tom hat zwei Kinder.

Tom'un iki çocuğu var.

Eine Flasche Wasser und zwei Gläser, bitte.

Bir şişe su ve iki bardak, lütfen.

Du bist verheiratet und hast zwei Kinder.

Evlisin ve iki çocuğun var.

Er liefert eine Kiste mit Äpfeln aber vor ihm stehen noch zwei Kisten.

Bir kasa elmayı getiriyor ama önünde iki kasa elma daha var.

Sie hat ein großes Haus und zwei Autos.

Onun büyük bir evi ve iki arabası var.

Was ist die Quadratwurzel von zwei?

İkinin karekökü nedir?

Wahrscheinlich bin ich in zwei Stunden dort.

Muhtemelen iki saate orada olurum.

Schicksal ist, wenn zwei Menschen sich finden, die sich nie gesucht haben.

Kader iki kişinin birbirini aramadan bulmasıdır.

Ein Geheimnis, das zwei Leute kennen, ist keines.

İki kişinin bildiği sır değildir.

Es gibt zwei Sorten von Menschen. Die einen lieben Katzen, die anderen haben keine Ahnung.

İki tür insan vardır. Biri kedileri sever, diğerleri ise hiçbir şeyden bir şey anlamaz.

Es gibt zwei Sorten von Menschen. Die einen lieben Hunde, die anderen haben keine Ahnung.

İki tür insan vardır. Biri köpekleri sever, diğerleri ise hiçbir şeyden bir şey anlamaz.

Ich denke, es gibt zwei Arten von müden Menschen. Die einen brauchen ganz dringend Schlaf, die anderen brauchen ganz dringend inneren Frieden.

Sanırım, iki çeşit yorgun insan tipi var. Biri aşırı derecede uyku ihtiyacı olan, diğeri ise aşırı derecede huzur ihtiyacı olanlar.

Es gibt zwei Arten von Menschen. Bei den einen verlierst du nur Zeit. Bei den anderen verlierst du das Gefühl für die Zeit.

İki insan türü vardır. Bazılarında zamanını boşa harcadığın ve diğerlerinde zamanın nasıl geçtiğini anlamadığın.

Tom hat zwei Bücher geschrieben.

Tom, iki kitap yazdı.

Lass uns zwei nehmen.

İki tek atalım.

Wir sind keine Freunde. Wir sind keine Feinde. Wir sind zwei Fremde mit einer gemeinsamen Erinnerung.

Biz arkadaş değiliz. Biz düşman değiliz. Ortak bir anısı olan iki yabancıyız.

Meine Mutter hat mir diese Blume vor zwei Jahren zu Ostern geschenkt.

Annem bu çiçeği bana iki sene evvel paskalyaya hediye etti.

Tom hat eine Frau und zwei Kinder.

Tom'un bir karısı ve iki çocuğu var.

Man hat je zwei Ohren und Augen, jedoch nur einen Mund, um viel sehen und viel hören, aber nur wenig reden zu können.

Göz ile kulak iki, ağız tek. Çok görüp, çok dinleyip, az konuşmak için.

Mein Mantel hat zwei Taschen.

Ceketimin iki cebi var.

Die Kette brach nach zwei Wochen.

Zincir iki hafta sonra koptu.

Zincir iki hafta sonra kırıldı.

Tom hat zwei Geschwister.

Tom'un iki kardeşi var.

Wieder sind zwei Geheimnisse gelöst.

Yine iki sır daha çözüldü.

Die größte Entfernung ist die zwischen zwei Köpfen.

En uzak mesafe, iki kafa arasındaki mesafedir.

Die Andromedagalaxie ist über zwei Millionen Lichtjahre von uns entfernt.

Andromeda galaksisi bizden 2 milyon ışık yılından fazla uzaktadır.

Andromeda galaksisi bizden 2 milyon ışık yılından fazla uzaklıktadır.

Ich habe zwei Kinder; das eine ist in Peking und das andere in Nagoya.

İki çocuğum var, biri Pekin'de diğeri Nagoya'da.

Verkaufen Sie Eier mit zwei Dottern?

Çift sarılı yumurta satıyor musunuz?

Es ist noch keine zwei Wochen her.

İki haftadan az oldu.

"Wie viele Kinder hast du?" - "Ich habe zwei Söhne und eine Tochter."

"Kaç çocuğun var?" "İki oğlum ve bir kızım var."

Ich nehme zwei Aspirin, bevor ich ins Bett gehe; ich habe Halsschmerzen.

Yatmadan önce iki aspirin alacağım, çünkü boğaz ağrım var.

Türkische Beispielsätze

  • Bir zamanlar on iki kızı olan bir kral vardı.

  • Bir kere hiç gibidir, iki kere onlarcasıdır.

  • İki gözü iki çeşme ağlıyordu.

  • O, iki dilli olma avantajına sahip.

  • Bu iki çocuktan hangisine o kitabı hediye edeceksin?

  • Bu iki çocuktan hangisine o kitabı hediye edeceksiniz?

  • O, iki dilli olma avantajına sahiptir.

  • O beni iki kez tekmeledi.

  • Bu ülke Japonya'nın yaklaşık iki katı kadar.

  • Onun babası haftada iki kez orada yemek yer.

  • Anne ve babanın çocuklarına vermesi gereken iki şey: Kökler ve kanatlar!

  • Fiyat geçen yılkinin iki katı.

  • "Yıldız Savaşları"nı iki defa izledim.

  • On iki yıl bir köpek için yaşlıdır.

  • O, benim iki katım kadar yaşlıdır.

  • Hz. Muhammed ﷺ altı yüz otuz iki yılında Medine'de vefat etti.

  • Biz o konuda her iki tarafa adaletli davranmalıyız.

  • Günde iki kez bu ilacı al.

  • Her iki erkek kardeş hâlâ hayatta.

  • Benim iki katım kadar yaşlıdır.

Zwei übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: zwei. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 1337740, 6463250, 927, 1041, 343052, 359020, 362600, 380742, 396454, 406929, 413522, 421852, 454073, 473610, 526891, 594389, 601055, 641187, 676345, 781854, 829804, 875986, 923644, 1235888, 1277134, 1331611, 1425897, 1492196, 1556588, 1573276, 1698980, 1760784, 1797869, 1811315, 1811972, 1916310, 1938293, 2027710, 2108745, 2122297, 2160483, 2187494, 2213146, 2213154, 2228505, 2263921, 2269125, 2422478, 2514810, 2767550, 2929969, 3063896, 3092115, 3296274, 3494822, 3557521, 3703119, 3895193, 3938357, 4169769, 4332303, 4526118, 4748728, 4857213, 4921511, 4996656, 5408813, 5627511, 5785112, 6166810, 6166813, 6333197, 6406293, 6464876, 6673543, 6818202, 6851789, 6878125, 6885162, 7217996, 7222466, 7464588, 7744548, 7750386, 7998776, 8080199, 9543751, 10259905, 10849272, 11511142, 4560700, 5009875, 5026018, 4467244, 5190855, 5190856, 5436707, 3992472, 3429478, 3426017, 6377938, 1811203, 1709663, 1548802, 1500891, 8099167, 1430548, 1383350, 1148670 & 1065317. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR