Was heißt »zeigen« auf Türkisch?
Das Verb »zeigen« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:
- göstermek
Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen
Hast du es deinen Eltern gezeigt?
Onu ebeveynlerine gösterdin mi?
Das Schild zeigt den Weg.
Sinyal gidecek yolu gösterir.
Wir sollten alten Menschen Respekt zeigen.
Yaşlı insanlara saygı göstermeliyiz.
Die Studie zeigte klar, dass Rauchen unsere Gesundheit ruiniert.
Araştırma, sigara içmenin sağlığımızı bozduğunu açıkça gösterdi.
Bitte zeigen Sie mir Ihren Pass!
Lütfen bana pasaportunuzu gösterin
Man muss den Schülern zeigen, wo die Grenze ist.
Öğrencilere sınırın nerede olduğu gösterilmeli.
Er hat mir seine Briefmarkensammlung gezeigt.
O bana pul koleksiyonunu gösterdi.
Jeder Mensch ist ein Mond und hat eine dunkle Seite, die er niemandem zeigt.
Her insan bir aydır ve kimseye göstermediği karanlık bir tarafa sahiptir.
Kannst du mir die Stadt zeigen?
Bana şehri gösterebilir misin?
Meine Tante zeigte mir, wie man guten Kaffee macht.
Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.
Die Ausstellung zeigte moderne Kunst aus Europa.
Gösteri Avrupa'dan modern sanatı sundu.
Tom zeigte Maria ein Bild seines Hundes.
Tom Mary'ye köpeğinin bir resmini gösterdi.
Ich zeige dir, was zu tun ist.
Sana ne yapacağını göstereyim.
Ich habe ihnen nichts gezeigt.
Onlara hiçbir şey göstermedim.
Ich zeigte dir den Mond, und du sahst nichts als meinen Finger.
Sana ayı gösterdim. Oysaki sen parmağımdan başka bir şey görmedin.
Ich werde dir von jemandem dein Zimmer zeigen lassen.
Birinin sana odanı göstermesini sağlayacağım.
Dir zeige ich es aber!
Ben sana gösteririm.
Die alte Dame war so freundlich, mir den Weg zum Bahnhof zu zeigen.
Yaşlı hanımefendi bana istasyona giden yolu gösterecek kadar kibardı.
Tom zeigte mir ein Bild von seiner Familie.
Tom bana ailesinin bir fotoğrafını gösterdi.
Woran deine Augen hängen bleiben, zeigt dir, wonach deine Seele sucht.
Bir şeye gözlerinin takılı kalması, sana ruhunun neyi aradığını gösterir.
Möge sich das Jahr 2018 genauso zeigen, wie an diesem Neujahrstag: Sonnig, hoffnungsvoll, kraftvoll, vital, gut gelaunt, positiv. Alles Gute meine Freunde!
2018 kendini bu Yılbaşı günündeki gibi güneşli, umut, sağlık ve güç dolu, keyifli ve olumlu göstersin. Her şey gönlünüzce olsun arkadaşlarım!
Tom hat Angst davor, seine Gefühle zu zeigen.
Tom duygularını göstermekten korkuyor.
Tom zeigte mir den Brief.
Tom bana mektubu gösterdi.
Immer wenn ich anfange jemandem zu vertrauen, zeigt er mir, dass ich es besser hätte lassen sollen.
Ne zaman birisine güvenmeye başlasam, bunun bir hata olduğuna beni iknâ ediyor.
Tom zeigte mir sein Telefon.
Tom bana telefonunu gösterdi.
Sie zeigte ihm ihr Fußgelenk.
O ona ayak bileğini gösterdi.
Er zeigte mir seine Schmetterlingssammlung.
O bana kelebek koleksiyonunu gösterdi.
Der Schiedsrichter zeigte ihm die gelbe Karte.
Hakem ona sarı kartı gösterdi.
Synonyme
- anwesend:
- mevcut
- auftreten:
- belirmek
- davranmak
- konser vermek
- meydana gelmek
- ortaya çıkmak
- performans göstermek
- sahneye cikmak
- üzerine basmak
- ausstellen:
- sergilemek
- bringen:
- getirmek
- einweisen:
- yer vermek
- erklären:
- açıklamak
- finden:
- bulmak
- geben:
- vermek
- kommen:
- gelmek
- niederschlagen:
- batmak
- sehen:
- görmek
- sein:
- olmak
- senden:
- göndermek
- spielen:
- oynamak
- tun:
- yapmak
- vorstellen:
- anlamına gelmek
- hayal etmek
- kendini tanıtmak
- öne koymak
- takdim etmek
- tanıştırmak
- tasvir etmek
Sinnverwandte Wörter
Antonyme
Türkische Beispielsätze
Çok fazla ilgi göstermek, eşeğin bir aslan olduğunu düşünmesini sağlar.
İyi niyetinizi her zaman ve her yerde göstermek, irade zayıflığının bir işaretidir.
Untergeordnete Begriffe
- anzeigen:
- ihbar etmek