Was heißt »sein« auf Türkisch?

Das Verb »sein« (ver­altet: früh­neu­hoch­deutsch, Jacob Ruff, Sebastian Brant, seyn & syn) lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • olmak

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Das ist zu schön, um wahr zu sein.

Bu gerçek olamayacak kadar çok iyi.

Ich mag ihn, nicht weil er freundlich ist, sondern weil er ehrlich ist.

Onu kibar olduğu için değil ama onurlu olduğu için seviyorum.

Luft ist für den Menschen, was Wasser für den Fisch ist.

Balık için su neyse insan için de hava odur.

Was ist das?

O nedir?

Das Passwort ist "Muiriel".

Şifre "Muiriel".

Parola "Muiriel".

Şifre " Muiriel " dir.

Ich war in den Bergen.

Dağlardaydım.

Das ist das Dümmste, was ich je gesagt habe.

Bu, söylediğim en aptalca şey.

Ich hasse es, wenn viele Leute da sind.

Bir sürü insan olduğunda bundan nefret ediyorum.

Du bist ein Engel!

Sen bir meleksin!

Nun gut, die Nacht ist sehr lang, oder?

Güzel, gece çok uzun, değil mi?

Donnerwetter! Das ist nicht schlecht!

Vay canına! Bu fena değil!

Es ist nicht meine Schuld!

Benim hatam değil!

Es ist kalt.

Hava soğuk.

O, soğuktur.

Es gibt Leute auf der Welt, die so hungrig sind, dass Gott ihnen nicht erscheinen kann, außer in Form von Brot.

Dünya'da o kadar aç insanlar var ki, tanrı onlara ekmekten başka şekilde gözükmüyor.

Gerechtigkeit ist teuer.

Adalet pahalıdır.

Du bist krank, du musst dich ausruhen.

Sen hastasın. Dinlenmek zorundasın.

Jeder Mensch ist eine Welt.

Her insan bir dünyadır.

Ich bin verrückt nach dir.

Ben senin için deli oluyorum.

Das Leben im Gefängnis ist schlimmer als das Leben eines Tieres.

Hapishanedeki yaşam bir hayvanın yaşamından daha kötüdür.

Wo bist du?

Sen neredesin?

Vielleicht hast du Recht, ich war egoistisch.

Belki sen haklısın, ben bencilce davrandım.

Was ist der Vorteil dieser Technologie?

Bu teknolojinin avantajı nedir ?

Die Kreativität ist ein wichtiger Aspekt für die Entwicklung des Menschen.

Yaratıcılık insan gelişimi için önemli bir yöndür.

Mach den Schrank auf der linken Seite auf, dort sind die Flaschen.

Dolap kapağını sola doğru açın , şişeler oradadır.

Um diese Zeit ist ein unglaublicher Verkehr.

Bu saatte, inanılmaz trafik vardır.

Sagen Sie uns bitte, wo ein Lebensmittelgeschäft ist.

Lütfen bize bakkalın nerede olduğunu söyleyin.

Die Welt ist ein Buch, und die, die nicht reisen, lesen nur eine Seite.

Dünya bir kitaptır, gezmeyenler sadece bir sayfasını okurlar.

Es ist schwieriger, als du glaubst.

Zannettiğinden daha zor.

Wie ist das Wetter?

Hava nasıl?

Arabisch ist eine sehr wichtige Sprache.

Arapça çok önemli bir dildir.

Was ich heute bin, verdanke ich meinem Onkel.

Beni bu güne getiren amcamdır.

Bugün olduğum yeri amcama borçluyum.

Ich bin ein Mann.

Ben bir erkeğim.

„Sind Sie Lehrer?“ – „Ja, bin ich!“

"Siz bir öğretmen misiniz?" "Evet, öğretmenim."

Das ist ein Füller.

Bu bir dolma kalemdir.

Dieses Buch ist lesenswert.

Bu kitap okumaya değer.

Ich bin ein Läufer.

Koşucuyum.

Ich bin besorgt über das Ergebnis.

Sonuçtan endişe ediyorum.

Die Schweiz ist ein neutrales Land.

İsviçre tarafsız bir ülkedir.

Das war vor drei Tagen.

Üç gün önceydi.

Neid ist ein Feind der Freundschaft.

Kıskançlık arkadaşlığın düşmanıdır.

Ich denke, also bin ich.

Düşünüyorum, öyleyse varım.

Dieses Mal ist mein Ziel Paris.

Bu kez amacım Paris.

Dieser Kuchen ist süß.

Bu pasta tatlı.

Er ist immer noch voller Energie.

O hâlâ enerji dolu.

Ich bin bereit.

Ben hazırım.

Hazırım.

Das ist mein Bruder.

Bu erkek kardeşim.

Er ist mein Bruder.

O benim erkek kardeşim.

Er ist Taros Bruder.

O,Taro'nun erkek kardeşidir.

Sie ist mit einem Ausländer verheiratet.

O, bir yabancıyla evli.

Wo ist meine Brille?

Gözlüğüm nerede?

Das Ergebnis war eher enttäuschend.

Sonuç biraz üzücüydü.

Jeder Satz in diesem Buch ist wichtig.

Bu kitaptaki her cümle mühimdir.

Mein Haus ist groß.

Benim evim büyük.

Dieses Land ist ungefähr zweimal so groß wie Japan.

Bu ülke Japonya'nın yaklaşık iki katı kadar.

Es ist Viertel nach neun.

Saat dokuz çeyrek.

Mein Büro ist im fünften Stock.

Bürom beşinci kattadır.

George ist sehr geschwätzig.

George oldukça gevezedir.

George hayli geveze.

Heute ist Montag.

Bugün pazartesi.

Das ist zu teuer.

O çok fazla pahalı.

Ich bin 19 Jahre alt.

19 yaşındayım.

Das ist wirklich ein Problem.

Bu ciddi bir sorundur.

Kannst du mir das Salz geben, wenn du fertig bist?

İşin bittiğinde tuzu bana verebilir misin?

Sie ist mir nicht fremd.

O, bana düşman değil.

Diese Brücke ist nicht lang.

O köprü uzun değil.

Wo ist dein Vater?

Baban nerede?

Ich bin für diesen Fehler verantwortlich.

Hatadan ben sorumluyum.

Ich bin beschäftigt.

Meşgulüm.

Ben meşgulüm.

Er ist nach Österreich gegangen, um Musik zu studieren.

O, müzik okumak için Avusturya'ya gitti.

Er arbeitete hart, um sein Ziel zu erreichen.

Amacına ulaşmak için sıkı çalıştı.

Mein Vater ist Arzt.

Babam doktor.

Rom ist eine alte Stadt.

Roma eski bir şehirdir.

Das ist Schrott. Wirf es weg.

O, çöp. Onu atın.

Ihr Traum war wahr geworden.

Onun rüyası gerçek oldu.

Sein Name ist Tomoyuki Ogura.

Onun adı Tomoyuki Ogura.

Ihre Antwort war negativ.

Cevabı olumsuzdu.

Ihr Haus ist sehr modern.

Onların evi çok moderndir.

Wir waren alle müde.

Hepimiz yorgunduk.

Diese Blume ist die schönste von allen.

Bu çiçeklerin en güzeli.

Meine Augen sind müde.

Gözlerim yorgun.

Das sind unsere Autos.

Onlar bizim arabalarımız.

Ich war gestern beschäftigt.

Dün meşguldüm.

Gestern war es kalt.

Dün hava soğuktu.

Das muss hart für dich sein.

Senin için zor olmalı.

Er ist ein Dieb.

O bir hırsızdır.

Mein Name ist Hashimoto.

Benim adım Hashimoto.

So ist es.

O olduğu gibidir.

Aynen öyle.

Ich frage mich, wer dieses Mädchen ist.

Şu kız kim acaba.

Er ist kein Arzt.

O, doktor değil.

Er ist in Tokyo.

Tokyo'da.

Die Welt ist klein.

Dünya küçüktür.

Ich weiß, dass Sie Lehrer sind.

Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.

Senin bir öğretmen olduğunu biliyorum.

Dieser Unfall ist vor seinen Augen passiert.

Bu kaza onun gözünün önünde oldu.

Egal, ob du müde bist, du musst es machen.

Yorgun olup olmaman fark etmez, bunu yapmak zorundasın.

Er ist mit dem Ergebnis unzufrieden.

Sonuçtan memnun değil.

Es ist zwecklos mit ihm zu streiten.

Onunla tartışmaya hiç gerek yok.

Ich bin Student.

Ben öğrenciyim.

Ich bin Arzt.

Ben bir doktorum.

Ich bin immer beschäftigt.

Ben daima meşgulüm.

Er ist doppelt so alt wie ich.

Benim iki katım kadar yaşlıdır.

Der Laden könnte schon geschlossen sein.

Mağaza zaten kapalı olabilir.

Synonyme

auf­hal­ten:
durdurmak
be­ste­hen:
geçmek ((sınavı) geçmek)
exis­tie­ren:
var olmak
ge­ben:
vermek
ge­hö­ren:
ait olmak
ha­ben:
sahip olmak
lau­ern:
gözetlemek
le­ben:
yaşamak
sit­zen:
oturmak
spie­len:
oynamak
ste­hen:
bulunmak
durmak
kalmak
uymak
zei­gen:
göstermek

Türkische Beispielsätze

  • Aşık olmak sevmekle aynı değildir. Bir bayana aşık olabilirsin ve hâlâ ondan nefret edebilirsin.

  • Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.

  • Tom bir diplomat olmak istiyordu.

  • Tom'un yerinde olmak istemem.

  • Mary bir öğretmen olmak istiyor.

  • O doğru olmak zorundadır.

  • Onlar zengin olmak istiyorlar.

  • Büyüdüğünde ne olmak istersin?

  • Muvaffak olmak her insanın arzusudur.

  • Sana sorun olmak istemem.

  • Dürüst olmak gerekirse, onun iyi bir patron olduğunu düşünüyorum.

  • Zengin olmak acaba nasıl bir şey?

  • Tom aşık olmak için çok meşgul olduğunu söylüyor.

  • Bundan pişman olmak üzereyim.

  • Genç olmak, okula gitmek zorunda kalmak demektir.

  • O, bir şarkıcı olmak istiyor.

  • Tom'a destek olmak için buradayım.

  • Tom orada olmak istedi.

  • Hayalim bir pilot olmak.

  • Bir kuş değilim ama olmak isterdim.

Sein übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: sein. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: sein. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 1173, 330973, 345568, 80, 84, 91, 137, 196, 361, 363, 376, 464, 623, 667, 678, 883, 932, 941, 943, 964, 1005, 1009, 1017, 1036, 1049, 1058, 1113, 1268, 6068, 135758, 136258, 139166, 330459, 331907, 338308, 340432, 340787, 340828, 340880, 340927, 341223, 341231, 341270, 341412, 341420, 341506, 341507, 341524, 341581, 341588, 341701, 341737, 341976, 342313, 344350, 344462, 344568, 344643, 344995, 345406, 347637, 347948, 347994, 348415, 349907, 349979, 351599, 351675, 352093, 352546, 352577, 352586, 353107, 353109, 353284, 353309, 353553, 353623, 353662, 353670, 353765, 353769, 355367, 356172, 356290, 356298, 357144, 357763, 357790, 358303, 358390, 358437, 359550, 360617, 360784, 360801, 360804, 360807, 360823, 361356, 928910, 1096918, 1171066, 1202385, 1240136, 1255188, 1288658, 1463032, 1532578, 1547436, 1823123, 1982664, 2141845, 2197093, 2404618, 2670784, 2686093, 2730091, 2811047 & 3422451. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR