Was heißt »Mann« auf Türkisch?

Das Substantiv »Mann« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • adam
  • koca

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Besser ein Mann ohne Geld als Geld ohne Mann.

Parasız adam, adamsız paradan iyidir.

Eine Frau sollte ihren Mann lieben und versuchen, ihn zu verstehen. Ein Mann sollte seine Frau sehr lieben und gar nicht erst versuchen, sie zu verstehen.

Bir kadın kocasını sevmeli ve onu anlamaya çalışmalı. Bir erkek karısını çok sevmeli ve anlamayı hiç de denememeli bile.

Die Männer regieren die Welt und die Frauen ihre Männer.

Erkekler dünyayı yönetir ve kadınlar erkeklerini yönetir.

„Eine Katze?“ fragte der alte Mann.

Yaşlı adam "Kedi mi?" diye sordu.

Ich bin ein Mann.

Ben bir erkeğim.

Ein alter Mann ruhte sich unter dem Baum aus.

Yaşlı bir adam ağacın altında dinleniyordu.

Wir sind Männer.

Biz erkeğiz.

Er arbeitete für einen reichen Mann.

O, zengin bir adam için çalıştı.

Der alte Mann war schwerhörig.

Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.

Wer ist dieser Mann?

Bu adam kim?

Bu adam kimdir?

Frauen verdienen weniger als Männer.

Kadınlar erkeklerden daha az kazanır.

Er ist der einzige Mann, der mit ihr so lange zusammenleben konnte.

O, onunla uzun zaman birlikte yaşayabilecek tek adam.

Der alte Mann wurde von seinem Enkelkind begleitet.

Yaşlı adama torunu tarafından eşlik edildi.

Im Allgemeinen sind Männer stärker als Frauen.

Genelde erkekler kadınlardan daha güçlüdür.

Ich sehe einen Mann und eine Frau.

Bir erkek ve bir kadın görüyorum.

Der alte Mann wurde von dem Verkäufer hereingelegt.

Yaşlı adam satıcı tarafından dolandırıldı.

Haben Sie diesen Mann gesehen?

Bu adamı gördünüz mü?

Das ist der Mann, dessen Autos gestohlen wurden.

O, arabası çalınan adam.

Einem solchen Mann kann man nicht vertrauen.

Böyle bir adama güvenilmez.

Der Mann aß Brot.

Adam ekmek yedi.

Nina hat sich von ihrem Mann getrennt.

Nina, eşinden boşandı.

Der Mann isst Brot.

Adam ekmek yiyor.

Der ausgehungerte Mann verschlang das Essen.

Kurt gibi acıkan adam yemeği sildi süpürdü.

Der alte Mann ist über neunzig.

Yaşlı adam doksanın üzerindedir.

Er ist der reichste Mann der Welt.

O, dünyadaki en zengin adam.

Ich bin ein alter Mann.

Ben yaşlı bir adamım.

Allerdings ist das nur etwas für gutaussehende Männer.

Kuşkusuz bu sadece yakışıklı erkekler için.

Tom ist ein sehr starker Mann.

Tom, çok güçlü bir adam.

Alle sagen, dass er ein höflicher Mann ist.

Herkes onun kibar bir adam olduğunu söylüyor.

Frauen fahren nicht so gut wie Männer.

Kadınlar erkekler kadar iyi araba süremezler.

Frauen und Männer fahren gleich schlecht.

Kadınlar ve erkekler aynı derecede kötü araba kullanırlar.

Er ist ein mutiger Mann.

O cesur bir adam.

Sag mal, wer ist dieser junge Mann?

Söyler misin kim bu genç adam?

Benimm dich wie ein Mann!

Erkek gibi davran.

Ich vermisse meinen Mann wirklich.

Kocamı gerçekten özlüyorum.

Die Frauen machen sich nur deshalb so schön, weil das Auge des Mannes besser entwickelt ist als sein Verstand.

Kadınların kendilerini bu kadar güzelleştirmesinin tek nedeni erkeğin gözlerinin aklından daha gelişmiş olmasıdır.

Die Männer sind natürlich alle dafür, dass mehr Frauen in der Politik tätig sein sollen. Vorausgesetzt natürlich, es handelt sich nicht um die eigene Frau.

Erkeklerin hepsi, tabiki kendi karılari olmamak şartıyla, daha fazla kadının siyasette faaliyet göstermesinden yanadir.

Drei Männer unterhalten sich.

Üç adam birlikte konuşuyor.

Ein Mann soll immer mehr wollen, als er leisten kann.

Bir erkek her zaman gücünün yettiğinden fazlasını istemelidir.

Der alte Mann ist auf einem Auge blind.

Yaşlı adamın bir gözü kördür.

Der alte Mann lebte allein.

Yaşlı adam tek başına yaşadı.

Der alte Mann ging vorsichtig über die Straße.

Yaşlı adam yolu dikkatlice yürüyerek geçti.

Der alte Mann fing einen großen Fisch.

Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.

Der alte Mann sagte etwas.

Yaşlı adam bir şey söyledi.

Fußball ist ein einfaches Spiel. 22 Männer jagen 90 Minuten einem Ball nach und am Ende gewinnen immer die Deutschen.

Futbol basit bir oyundur.22 Adam bir topun peşinden 90 dakika boyunca koşar ve sonunda hep Almanların kazandığı bir oyundur.

Ist das dein Mann?

Bu kocan mı?

Kocan mı bu?

Kocan bu mu?

Nur Mut, junger Mann!

Cesur ol, genç adam!

Ich hasse es, wenn Männer das machen.

Bunu erkekler yaptığında bundan nefret ederim.

Die Vorliebe für Schmeichelei kommt bei den meisten Männern von der schlechten Meinung her, die sie von sich selbst haben; bei den Frauen vom Gegenteil.

Çoğu erkekte dalkavukluktan hoşlanmak, kendileri hakkında sahip oldukları kötü düşünceden kaynaklanır; kadınlar için tam tersi.

Ich war ein reicher Mann.

Ben zengin bir adamdım.

Tom ist ein reicher Mann.

Tom, zengin bir adam.

Tom zengin bir adamdır.

Er ist ein verheirateter Mann.

O, evli bir erkektir.

Zuallererst lerne, ein Mann zu sein.

İlk önce adam olmayı öğren.

Diese Männer sind gefährlich.

Bu adamlar tehlikeli.

Es hätte in der Macht des Präsidenten gestanden, die Männer mit einer einfachen Unterschrift vor der Hinrichtung zu bewahren.

Başkanın adamları bir kalem oynatmayla ipten alacak gücü vardı.

An dem Tag habe ich meinen Mann das erste Mal gesehen.

O gün kocamı ilk kez görmüştüm.

Viele junge Männer wurden dazu verpflichtet, Wehrdienst zu leisten.

Bir çok genç askerlik yapmakla yükümlüydü.

Der Mann da ist größer als Maria.

O adam Mary'den uzun.

Die drei Männer lachten.

Üç adam güldü.

Der Mann ist mir auf die Pelle gerückt.

Adam beni taciz etti.

Hier ist ein kranker Mann.

Burada hasta bir adam var.

Ich habe die Stimme eines Mannes gehört, nicht die einer Frau.

Bir erkeğin sesini duydum, kadının değil.

Sie tanzt mit einem anderen Mann.

O başka bir adamla dans ediyor.

Jede Mutter hofft, dass ihre Tochter einen besseren Mann bekommt als sie selbst, und ist überzeugt, dass ihr Sohn niemals eine so gute Frau bekommen wird wie sein Vater.

Her anne kızının kendisinden daha iyi bir koca bulacağını umar ve oğlunun asla babası kadar iyi bir eş bulamayacağına inanır.

Ich habe den Mann in den Bauch geschossen, und wenn Sie nicht kommen und ihn holen, dann wird er sterben.

Adamı karnından vurdum ve gelip almazsanız ölecek.

Tom ist ein sehr einflussreicher Mann.

Tom çok etkili bir adamdır.

Maria liebt ihren Mann nicht.

Mary kocasını sevmiyor.

Ich liebe jenen Mann.

Ben o adamı seviyorum.

So wie du aussiehst, verlässt du nicht das Haus, junger Mann!

Böyle evden çıkamazsın küçük bey!

Der Mann ist gegangen, ohne die Rechnung zu bezahlen.

Adam hesabı ödemeden gitti.

Wenn ihr einen schönen, intelligenten und unkomplizierten Mann kennenlernt, dann rennt! Das ist eine Falle!

Güzel, akıllı ve komplike olmayan adamla tanışırsanız, kaçın! Bu bir tuzak!

Eine verrückte Frau zu lieben, ist die Sache eines mutigen Mannes!

Deli kadın sevmek cesur adam işidir!

Auch viele Männer haben einen begehbaren Kleiderschrank. Für sie ist es der Fußboden!

Birçok erkeğin de gömme dolabı vardır. Onlar için bu yerlerdir!

Der Mann hilft seiner Frau.

Adam karısına yardım ediyor.

Siehst du da einen Mann?

Şurada bir adamı görüyor musun?

Der alte Mann sitzt am Fenster.

Yaşlı adam pencerede oturuyor.

Tom ist ein verheirateter Mann.

Tom evli bir adamdır.

Der Mann, von dem ich rede, ist mein Lehrer.

Kendisinden bahs ettiğim adam, benim öğretmenimdir.

Der Mann, dem ich Geld gebe, ist arm.

Para verdiğim adam fakirdir.

Der Mann, den ich suche, ist mein Onkel.

Kendisini aradığım adam amcamdır.

Mein Mann hat heute Geburtstag.

Kocamın bugün doğum günü var.

Warum will mich dieser Mann betrügen?

O erkek neden bana ihanet etmek istiyor?

Tom ist der einzige Mann, den Maria je geliebt hat.

Tom Mary'nin şu ana kadar sevdiği tek erkek.

Wie hast du deinen Mann kennengelernt?

Kocanla nasıl tanıştın?

Er ist ein geduldiger Mann.

O sabırlı bir adam.

Er war ein ehrlicher Mann.

O dürüst bir adamdı.

Der Mann ist jung.

Adam gençtir.

Tom ist ein starker Mann.

Tom güçlü bir adam.

Tom güçlü bir adamdır.

Die Polizei nahm vier Männer fest.

Polis dört adamı tutukladı.

Tom ist ein sehr talentierter junger Mann.

Tom çok yetenekli bir genç.

Tom genç ve çok yetenekli bir adam.

Mein Mann ist Französischlehrer.

Eşim bir Fransızca öğretmeni.

Immer mehr Frauen verfolgen eine eigene Karriere und sind von ihren Männern finanziell unabhängig.

Giderek daha fazla kadın kendi kariyerlerinin peşinden gidiyor ve mali açıdan kocalarından bağımsız.

Was Sie brauchen, ist ein Mann in Ihrem Leben.

İhtiyacın olan şey hayatına bir adam sokmak.

Ali brachte den Mann mit einer osmanischen Backpfeife zu Boden.

Ali bir Osmanlı tokadıyla adamı yere yıktı.

Ein Mann kam auf mich zu und sprach mich an.

Bir adam geldi ve benimle konuştu.

Diese Männer sind Kanadier.

Bu adamlar Kanadalıdır.

Immer mehr Frauen verdienen mehr als ihre Männer.

Giderek daha fazla kadın kocalarından daha fazla kazanıyor.

In einem Streit ist der Unterschied zwischen einem Mann und einer Frau wie zwischen einem Gewehr und einem Maschinengewehr.

Bir tartışmada, bir erkek ve bir kadın arasındaki fark, bir silah ve bir makineli tüfek gibidir.

Ein Mann muss leben wie eine große, lodernde Flamme und leuchten so hell, wie er kann. Am Ende brennt er aus. Aber das ist besser als eine armselige kleine Flamme zu sein.

Bir adam büyük bir alev gibi yaşamalı ve olabildiğince parlak bir şekilde parlamalıdır. Sonunda canı yanıyor. Ama bu zavallı küçük bir alev olmaktan iyidir.

Apollo hielt Sokrates für den weisesten Mann.

Apollon, Sokrates'i en bilge adam olarak görüyordu.

Synonyme

Bru­der:
abi
ağabey
birader
kardeş
Cha­rak­ter:
karakter
Herr:
bay
bey
beyefendi
efendi
Tanrı
Kerl:
herif
oğlan
Kol­le­ge:
-taş
arkadaş
meslektaş
Kopf:
baş
Leu­te:
insanlar
Meis­ter:
birinci
usta
üstat
Mensch:
insan
kişi
Part­ner:
ortak
Per­sön­lich­keit:
kişilik
şahsiyet
Per­son:
kişi
şahıs
Typ:
tip

Antonyme

Ehe­frau:
karı
Frau:
bayan
kadın
karı
Jun­ge:
oğlan
Kind:
çocuk
Weib:
karı

Türkische Beispielsätze

  • Yaşlı adam emekli maaşı ile geçiniyor.

  • Tom sempatik bir adam.

  • O adam şimdi bir kadın.

  • Tom ve Mary birlikte bir kardan adam yaptılar.

  • Tom o tür şeyi söyleyecek adam türü değildir.

  • Kadın, bir gökkuşağıydı. Ve adam? O renk körüydü!

  • Bu sokakta adam başına bir kedi düşüyor.

  • Tutkular her zaman ikna eden tek hatiplerdir. Kuralları asla yoldan çıkarmayan doğal bir sanat gibidirler ve tutkulu en basit adam, tutkusuz en güzel söz söyleyenden daha iyi ikna eder.

Übergeordnete Begriffe

Mensch:
insan
kişi

Untergeordnete Begriffe

Bar­mann:
barmen
Frosch­mann:
balık adam
Haupt­mann:
eyalet başkanı
yüzbaşı
Kauf­mann:
tüccar
Schnee­mann:
kardan adam

Mann übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: Mann. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: Mann. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 2128662, 5925620, 11490890, 418, 139166, 363346, 383169, 412159, 448636, 450131, 553004, 601635, 617788, 625693, 626264, 649638, 758090, 759023, 759755, 770096, 846885, 880706, 967346, 1003828, 1286204, 1306714, 1327630, 1458665, 1646928, 1694256, 1694257, 1734654, 1796225, 1812090, 2042478, 2217712, 2224479, 2225373, 2253058, 2336128, 2336138, 2336139, 2336146, 2336570, 2438233, 2679195, 2747723, 2883862, 2925000, 3439103, 3443716, 3502251, 3871106, 4064587, 4130225, 4257946, 4702458, 4878060, 4885946, 4913232, 5023540, 5202645, 5255288, 5610314, 5785122, 5805910, 5942217, 6031621, 6401316, 6563485, 6686600, 6686692, 6761782, 6776903, 6776945, 6776949, 6784001, 6792196, 6792206, 6792228, 6828048, 6867469, 6931079, 7024668, 8047367, 8069853, 8108750, 8137678, 8137956, 8191822, 8191887, 8239165, 9180891, 9446454, 10075568, 10082963, 10166109, 10259919, 10265862, 11030741, 1620160, 2070578, 2404218, 3084714, 5206098, 7208281, 9556285 & 11492247. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR