Was heißt »Haus« auf Türkisch?

Das Substantiv »Haus« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • ev
  • beyt
  • meclis
  • menaj
  • aile
  • ehl
  • ev idaresi
  • hane
  • adam
  • kabuk
  • burç

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Alle haben ein Haus, das sie aufnimmt, ein Heim, in dem sie Zuflucht finden. Mein Haus ist die Wüste, mein Heim ist die magere Heide. Allein der Nordwind ist mein Feuer, der Regen allein mein Bad.

Herkesin bir evi var, edindiği, bir yuva, sığındığı. Evim benim çölüm, yuvam cılız fundalığım. Sadece kuzey rüzgarı benim ateşim, yağmur benim banyom.

Mein Haus ist groß.

Benim evim büyük.

Ihr Haus ist sehr modern.

Onların evi çok moderndir.

Ich lebe alleine in diesem Haus.

Ben bu evde tek başıma yaşıyorum.

Alle Häuser hatten einen Garten.

Her evin bir bahçesi vardı.

Ich habe ein neues Haus gebaut.

Yeni bir ev yaptım.

Sie besuchte dieses Haus einige Male.

Bu evi birkaç kere ziyaret etti.

Sein Haus war klein und alt.

Onun evi küçük ve eski.

Das Haus ist kalt.

Ev soğuk.

Mein Haus ist weit von hier.

Benim evim buradan uzaktadır.

Ich möchte ein Haus mieten.

Bir ev kiralamak istiyorum.

Das ist das Haus, in dem er wohnt.

Bu onun yaşadığı evdir.

Bu onun yaşadığı ev.

Ich habe ein Haus.

Benim bir evim var.

Ich mag mein Haus.

Evimi severim.

Ich habe ein großes Haus.

Büyük bir evim var.

Er hat kein Haus, in dem er leben kann.

Onun içinde yaşadığı bir evi yok.

Ich sehe dein Haus.

Evini görüyorum.

Der Hund ist im Haus.

Köpek evde.

Das Haus ist weiß gestrichen.

Ev beyaz boyalıdır.

Euer Haus ist groß.

Eviniz büyük.

Jeden Tag gehe ich um acht aus dem Haus und fange um neun zu arbeiten an.

Her gün saat sekizde evden ayrılıyorum ve saat dokuzda çalışmaya başlıyorum.

Das ist mein Haus.

Bu benim evim.

Bu benim evimdir.

Gibt es im Haus eine Waschmaschine?

Evde bir çamaşır makinesi var mı?

Dieses Haus ist sehr gut.

Bu ev çok iyi.

Das ist unser Haus.

Bu bizim ev.

Dieses Haus ist nicht neu.

Bu ev yeni değildir.

Dieses Haus wurde vor hundert Jahren gebaut.

Bu ev yüz yıl önce inşa edildi.

In welchem Haus wohnen sie?

Onlar hangi evde yaşıyorlar?

Ich kann dieses Haus nicht an einem Tage streichen.

Bu evi bir günde boyayamam.

Mein Haus sieht neben seinem klein aus.

Benim ev onunkinin yanında küçük görünüyor.

Dieses Haus steht zur Vermietung.

Ev kiraya uygun.

Der Feuerwehrmann eilte in das brennende Haus.

İtfaiyeci yanan eve doğru koştu.

Die Feuerwehrleute eilten in das brennende Haus.

İtfaiyeciler yanan eve doğru koştu.

Die Häuser entlang der Küste sind sehr teuer.

Kıyıdaki evler çok pahalı.

Dieses Haus ist zu klein, um drin zu wohnen.

Bu ev içinde oturmak için çok küçük.

Verschwinde aus meinem Haus!

Defol git evimden!

Sie war allein in dem Haus.

Evde yalnızdı.

Unser Haus ist schön, aber ich vermisse das alte dennoch.

Evimiz güzel ama yine de eskisini özlüyorum.

Ihr Haus ist auf der anderen Seite des Flusses.

Eviniz nehrin diğer tarafındadır.

Er war auch in meinem Haus.

O da benim evimdeydi.

Sie hat ein eigenes Haus.

Onun kendi evi var.

Dein Haus ist groß.

Senin evin büyük.

Er ging aus dem Haus und sagte nicht mal "Auf Wiedersehen".

"Hoşça kalın." bile demeden evden çıktı.

Das ist das Haus meines Vaters.

Bu, babamın evi.

Das Haus ist groß.

Ev büyüktür.

Willst du dein Haus vermieten?

Evini kiraya vermek mi istiyorsun?

Wollen Sie Ihr Haus vermieten?

Evinizi kiralamak mı istiyorsunuz?

Mein Haus ist groß, rosa und weiß.

Benim evim büyük, pembe ve beyazdır.

Nachdem ich einige Minuten lang vergeblich auf eine Antwort gewartet hatte, öffnete ich die Tür und betrat das Haus.

Cevabını birkaç dakika boyunca boşu boşuna bekledikten sonra kapıyı açtım ve eve girdim.

In diesem Haus lebte der Dichter Friedrich Hölderlin, bewirtet von dem Tischler Zimmer und seiner Familie, von 1807 bis zu seinem Tod im Jahre 1843.

Şair Friedrich Hölderlin bu evde marangozhanesi ve ailesiyle birlikte 1807'den öldüğü yıl olan 1843'e kadar bir şekilde yaşadı.

Tom wohnt in einem riesigen Haus.

Tom büyük bir evde yaşıyor.

Siehst du das weiße Haus?

Beyaz evi görüyor musun?

Wir haben in diesem Haus gewohnt.

Biz bu evde oturduk.

Was für ein schönes Haus!

Ne güzel bir ev!

Tom hat ein neues Haus gekauft.

Tom yeni bir ev satın aldı.

Das Haus ist klein, aber schön.

Ev küçük ama güzel.

Dieses Haus ist günstig gelegen, aber das Problem ist, dass es für meine große Familie zu klein ist.

Evin yeri iyi, ama sorun benim büyük ailem için çok küçük olması.

Tom und Maria wohnen in demselben Haus.

Tom ve Mary aynı evde yaşıyorlar.

Jetzt wohne ich in einem sehr kleinen Haus.

Şu anda çok küçük bir evde oturuyorum.

Gleich vor meinem Haus befindet sich eine Bushaltestelle.

Evimin hemen önünde bir otobüs durağı var.

Es ist niemand im Haus.

Evde kimse yok.

Also, was hältst du von unserem neuen Haus?

Peki yeni evimiz hakkında ne düşünüyorsun?

Bringst du mich zum Haus meiner Tante?

Beni halamın evine götürecek misin?

Ich würde gerne mal Toms Haus von innen sehen.

Tom'un evinin içini görmek isterim.

Unser Haus ist leer.

Evimiz boş.

Ihr Haus ist sehr schick.

Eviniz çok şık.

Das ist das Haus, in dem ich aufgewachsen bin.

Bu benim büyüdüğüm evdir.

Tom möchte das Haus sehen, in dem Mary aufgewachsen ist.

Tom Mary'nin büyüdüğü evi görmek istiyor.

Lezte Woche war ich im Haus eines meiner Freunde.

Geçen hafta bir arkadaşımın evindeydim.

Pass auf die Leute im Haus auf.

Evdekilere göz kulak ol.

Wenn du dich weiter so benimmst, dann verschwinde aus diesem Haus!

Böyle davranmaya devam edeceksen, çık git bu evden!

Tom wohnt in einem sehr großen Haus.

Tom çok büyük bir evde yaşıyor.

Dein Haus ist aber schön!

Evin çok güzelmiş!

Wessen Haus ist das?

Bu kimin evi?

Das ist das Haus, in dem Tom aufgewachsen ist.

Bu Tom'un yetiştirildiği evdir.

Ich werde ein bisschen das Haus putzen und Essen machen.

Biraz evi temizleyeceğim ve yemek yapacam.

Ich möchte das Haus renovieren.

Evi yenilemek istiyorum.

Evde tadilat yapmak istiyorum.

Sie hat ein großes Haus und zwei Autos.

Onun büyük bir evi ve iki arabası var.

Ist die Katze aus dem Haus, feiern die Mäuse Kirtag.

Kedilerin olmadığı yerde meydan farelere kalır.

Deswegen können wir nicht außer Haus gehen.

Bu nedenle evden dışarı çıkamıyoruz.

Sie haben dort, wohin wir letztes Jahr zusammen in Urlaub gefahren sind, ein Haus gekauft.

Onlar geçen yıl birlikte tatile gittiğimiz yerde bir ev satın aldılar.

Ich sah das Haus.

Evi gördüm.

Es ist ja schön, dass mein Neffe und meine Nichte zu Besuch gekommen sind, aber von morgens bis abends das Gepolter im Haus zu haben ist unerträglich.

Yeğenlerimin ziyarete gelmesi güzel ama sabahtan akşama kadar evin içinde dolanıp durmaları dayanılmaz.

Tom hat nicht genug Geld, um sich ein Haus zu kaufen.

Tom'un bir ev almak için yeterli parası yok.

Endlich habe ich ein Haus gefunden.

Sonunda bir ev buldum.

Nihayet bir ev buldum.

Ich brauche ein großes und kein kleines Haus.

Küçük olmayan büyük bir eve ihtiyacım var.

Ich werde im Haus meiner Tante schlafen.

Ben teyzemin evinde uyuyacağım.

Gestern Morgen habe ich dich in Merts Haus gesehen.

Dün sabah seni Mert'in evinde gördüm.

Maria zeichnete ein Haus und einen Baum.

Mary bir ev ve bir ağaç çizdi.

So wie du aussiehst, verlässt du nicht das Haus, junger Mann!

Böyle evden çıkamazsın küçük bey!

Toms Haus hat ein grünes Dach.

Tom'un evi yeşil bir çatıya sahiptir.

Der Vogel fliegt über das Haus.

Kuş evin üstünde uçuyor.

Wir lassen unser altes Haus verkaufen.

Eski evimizi sattırıyoruz.

Ein Turm ist höher als ein Haus.

Bir kule bir evden daha yüksektir.

Toms Haus hat einen Turm.

Tom'un evinin bir kulesi var.

Ein Haus ohne Tier ist wie ein Garten ohne Blumen.

Hayvansiz bir ev çiçeksiz bir bahçe gibidir.

Hinter dem Haus liegt eine Wildblumenwiese.

Evin arkasında bir kır çiçeği çayırı var.

Wir haben uns entschlossen, das Haus nicht zu kaufen.

O evi satın almamaya karar verdik.

Dieses Haus hat ein rotes Dach.

Bu evin kırmızı bir çatısı var.

Meine Familie wohnt in dem Haus.

Ailem o evde yaşıyor.

Synonyme

Fa­mi­lie:
familya
Ge­schlecht:
cins
cinsel organ
cinsiyet
hanedan
nesil
soy
tenasül uzvu
Haus­halt:
bütçe
ev işi
hane halkı
Heim:
yuva
Hüt­te:
kulübe
Kam­mer:
oda
odacık
Mi­nis­te­ri­um:
bakanlık
vekâlet
Stamm:
kütük
Vil­la:
villa
Woh­nung:
daire
konut

Sinnverwandte Wörter

Amts­spra­che:
resmi dil
Auf­ent­halt:
durma
kalış
kalma
yer
Bla­se:
kabarcık
mesane
su toplaması
Mu­schel:
midye
Nest:
yuva
Pa­ket:
paket
sa­lopp:
bayağı
gelişigüzel
özensiz
sıradan

Antonyme

Au­ge:
göz
Bahn:
yol
Pin­ne:
tekne dümen kolu

Türkische Beispielsätze

  • Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.

  • Bu adam kim?

  • Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.

  • Yaşlı bir adam ağacın altında dinleniyordu.

  • Yaşlı adam "Kedi mi?" diye sordu.

  • O, dünyadaki en zengin adam.

  • Tom büyük bir aile istiyor.

  • O cesur bir adam.

  • Tom, zengin bir adam.

  • O, zengin bir adam için çalıştı.

  • Tom, çok güçlü bir adam.

  • Yaşlı adam bir şey söyledi.

  • Yaşlı adam doksanın üzerindedir.

  • Yaşlı adam tek başına yaşadı.

  • Bu adam kimdir?

  • O, arabası çalınan adam.

  • Yaşlı adam emekli maaşı ile geçiniyor.

  • Yaşlı adam satıcı tarafından dolandırıldı.

  • Yaşlı adam yolu dikkatlice yürüyerek geçti.

  • Tom sempatik bir adam.

Übergeordnete Begriffe

Ge­bäu­de:
bina
yapı
Ge­schlecht:
cins
cinsel organ
cinsiyet
hanedan
nesil
soy
tenasül uzvu
Ham­mer:
çekiç
Hül­le:
kapak
kılıf
Mensch:
insan
kişi
Ort:
yer
Per­son:
kişi
şahıs
Tier­kreis­zei­chen:
yıldız falı
Ziel:
amaç
gaye
hedef

Untergeordnete Begriffe

Baum­haus:
ağaç ev
Freu­den­haus:
genel ev
kerhane
Gast­haus:
konuk evi
küçük otel
lokanta
misafirhane
Hoch­haus:
gökdelen
Jung­frau:
bakir
bakire
Başak
Hz. Meryem
Kaf­fee­haus:
kıraathane
Kauf­haus:
bonmarşe
büyük mağaza
Kran­ken­haus:
hastahane
hastane
Krebs:
kanser
Yengeç
Lö­we:
aslan
Rat­haus:
belediye binası
Schlacht­haus:
kanara
kasaphane
kesim evi
mezbaha
Schne­cken­haus:
salyangoz kabuğu
sümüklü böcek kabuğu
Stein­bock:
dağ keçisi
Stier:
Boğa
Un­ter­haus:
avam kamarası
Waa­ge:
baskül
kantar
terazi

Haus übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: Haus. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: Haus. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 3659631, 341976, 353309, 369166, 400552, 405756, 455743, 484204, 589715, 591739, 747701, 768570, 773392, 782908, 783261, 826022, 899765, 905603, 916043, 916382, 952401, 955219, 1045192, 1048870, 1181968, 1391354, 1396082, 1514587, 1709682, 1711454, 1802791, 1811020, 1811022, 1811066, 1821714, 1846480, 1913141, 1995027, 2069041, 2129682, 2131253, 2134379, 2201536, 2278793, 2325818, 2376918, 2376919, 2589698, 2716958, 2754275, 2773954, 2802914, 2827501, 3046117, 3065971, 3074729, 3102841, 3249000, 3288171, 3390806, 3625064, 3696307, 3696317, 3714918, 3739497, 3740899, 3834988, 3834995, 3861093, 4033049, 4040110, 4109657, 4137746, 4181531, 4434283, 4491588, 4560046, 4921511, 5172917, 5244088, 5388796, 5552782, 5698127, 5720937, 5957490, 5971713, 5983992, 6131511, 6383490, 6401316, 6557604, 6776884, 6776985, 6792284, 6793977, 6838293, 7760719, 7901194, 7997436, 8080215, 725480, 509681, 474048, 849907, 357197, 1078841, 1123187, 1256688, 1267693, 1277580, 1289650, 1309533, 1326113, 1346093, 1477776, 1547437, 1620160, 1749464, 1912879 & 2070578. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR