Was heißt »ma­chen« auf Türkisch?

Das Verb »ma­chen« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • yapmak

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Du kannst das machen!

Sen, onu yapabilirsin!

Was hast du denn die ganze Zeit gemacht!

Tüm bu zamanda ne yaptın ki sen!

Immer mehr Paare machen ihre Hochzeitsreise ins Ausland.

Giderek daha fazla çift balayı için yurt dışına gidiyor.

Er hat es so gemacht, wie ich es ihm gesagt hatte.

O ona söylediğim gibi yaptı.

Sollen wir eine Pause machen?

Bir ara verelim mi?

Susan hat ein Kleid für Jill gemacht.

Susan, Jill için bir elbise yaptı.

Ich habe es selbst gemacht.

Kendim yaptım.

Diese Nachricht zu hören machte sie glücklich.

Bu haberi duymak onu mutlu etti.

Die Nachricht hat ihn glücklich gemacht.

Haber onu mutlu etti.

Egal, ob du müde bist, du musst es machen.

Yorgun olup olmaman fark etmez, bunu yapmak zorundasın.

Sag mir, was ich damit machen soll.

Onunla ne yapacağımı söyle.

Was hast du dann gemacht?

O zaman ne yaptın?

Ich habe meine Hausaufgaben endlich fertig gemacht; jetzt kann ich ins Bett gehen.

Sonunda ödevimi bitirdim; şimdi yatağa gidebilirim.

Was machst du heute Abend?

Bu akşam ne yapıyorsun?

Er hat sie glücklich gemacht.

Onu mutlu etti.

Sie hat den gleichen Fehler wieder gemacht.

O aynı hatayı yine yaptı.

Er hat sich weiter über mich lustig gemacht.

Benimle dalga geçmeye devam etti.

Einigkeit macht stark.

Birlikten güç doğar.

Da kann man nichts machen.

Yapılacak bir şey yok.

Das macht keinen Unterschied.

Fark etmeyecek.

Entschuldigung, ich habe vergessen, meine Hausaufgaben zu machen.

Özür dilerim. Ödevimi yapmayı unuttum.

Ich habe meine Hausaufgaben schon gemacht.

Ev ödevimi zaten yaptım.

Ich mache mit!

Beni dahil et.

Was hast du gestern Abend gemacht?

Sen dün akşam ne yaptın?

Was wirst du morgen machen?

Yarın ne yapacaksın?

Die Medizin hat mich sehr schläfrig gemacht.

İlaç çok uykumu getirdi.

Was hast du mit deinem Auto gemacht?

Arabanla ne yaptın?

Wir haben ein Picknick im Wald gemacht.

Ormanda piknik yaptık.

Wie viel Zeit haben wir, um das fertig zu machen?

Bunu bitirmek için ne kadar zamanımız var?

Das kann an einem Tag gemacht werden.

O, bir günde yapılabilir.

Du musst es machen.

Onu yapmalısın.

Du solltest es besser nicht machen.

Onu yapmasan iyi olur.

Immer machst du so einen Unsinn!

Hep böyle bir saçmalık yaparsın.

Sie macht gerne Fotos.

Resim çekmekten hoşlanıyor.

Wenn nicht noch ein Wunder geschieht, werden wir es nicht mehr rechtzeitig machen können.

Bir mücize olmazsa, bunu zamanında yapamayacağız.

Kurz, er hat sich aus dem Staub gemacht, ohne seine Schulden zu begleichen.

Kısacası, borçlarını ödemeden toz oldu.

Je umsichtiger du bist, desto weniger Fehler machst du.

Ne kadar çok dikkatli olursan o kadar az hata yaparsın.

Er hat das für Geld gemacht.

Para uğruna yaptı.

Die Schüler haben die Arbeit selbst gemacht.

Öğrenciler işi kendileri yaptılar.

Was machst du nachmittags?

Öğleden sonraları ne yapıyorsun?

Ich will es selbst machen.

Onu kendim yapmak istiyorum.

Er macht da irgendetwas.

Orada bir şey yapıyor.

Letztes Jahr habe ich eine Weltreise gemacht, dieses Jahr fahre ich mal woanders hin.

Geçen sene bir dünya turu yaptım, bu sene yine başka bir yere süreceğim.

Da mache ich nicht mit!

Bu işte ben yokum!

Was hast du heute früh gemacht?

Bugün sabah ne yaptın?

Ich habe mir vor Lachen in die Hose gemacht.

Gülmekten pantolonuma yaptım.

Haben Sie Ihre Hausaufgaben gemacht?

Ödevini yaptın mı?

Was macht der Arzt?

Doktor ne yapıyor?

Sie macht mich glücklich.

O beni mutlu ediyor.

Was machst du am Sonntag?

Pazar günü ne yapıyorsun?

Du musst das nicht machen.

Bunu yapmak zorunda değilsin.

"Ich lehne es ab, zu beweisen, dass ich existiere," sagt Gott, "denn ein Beweis macht den Glauben überflüssig, und ohne den Glauben bin ich nichts.

"Var olduğumu kanıtlamayı reddediyorum," dedi Tanrı, "çünkü kanıt inancı gereksiz kılar, ve inanç yoksa ben bir hiçim."

Sie brauchen das nicht sofort zu machen.

Bunu hemen yapmanız gerekmiyor.

Übrigens, hast du deine Hausaufgaben gemacht?

Aklıma gelmişken, ödevini yaptın mi?

John wird wahrscheinlich einen Fehltritt machen.

John muhtemelen hata yapacak.

Brot wird aus Mehl gemacht.

Ekmek undan yapılır.

Gut gemacht!

Aferin!

Tom macht eine fettarme, eiweißreiche Diät.

Tom düşük-yağlı, yüksek-proteinli diyet yapıyor.

Denkst du ernsthaft daran, dich selbständig zu machen?

Kendi işine başlamayı ciddi şekilde düşünüyor musun?

Ich kam zu dem Schluss, dass wir einen verhängnisvollen Fehler gemacht hatten.

Çok tehlikeli bir hata yapmış olduğumuz sonucuna vardım.

Sie macht das die ganze Zeit.

Bunu ha bire yapıyor.

Was macht das alles zusammen?

Hepsi ne ediyor?

Meine Tante zeigte mir, wie man guten Kaffee macht.

Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.

Tom hat es nur fürs Geld gemacht.

Tom onu sadece para için yaptı.

Tom macht nie ein Rendezvous mit älteren Frauen aus.

Tom asla daha yaşlı kadınlarla çıkmaz.

Woraus ist es gemacht?

O, neyden yapılmıştır?

Was machst du gern?

Ne yapmayı seversin?

Tom sagte, dass er seine Haausaufgaben selbst gemacht hat.

Tom ev ödevini tek başına yaptığını söyledi.

Verbessern Sie mich bitte, wenn ich Fehler mache!

Hata yaparsam, lütfen beni düzeltin.

Mein Bruder und ich machen gerade Russischhausaufgaben.

Erkek kardeşim ve ben şu anda rusça ödev yapıyoruz.

Wir können es machen.

Onu yapabiliriz.

Hat das Tom gemacht?

Tom onu yaptı mı?

Eichhörnchen machen schnelle Bewegungen.

Sincaplar çabuk hareket ederler.

Weißt du, wer das gemacht hat?

Onu kimin yaptığını biliyor musun?

Kannst du es rechtzeitig machen?

Onu zamanında yapabilir misin?

Ich wünschte, ich hätte gewusst, wie man es macht.

Keşke onu nasıl yapacağımı bilseydim.

Ich weiß nicht, wie ich es machen soll.

Onu nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum.

Ich habe fast keine Fotos gemacht.

Neredeyse hiç fotoğraf çekmedim.

Es waren nicht wir, die es gemacht haben.

Onu yapan biz değiliz.

Das wird die Dinge noch komplizierter machen.

O meseleleri daha karmaşık hale getirecek.

Was mache ich hier?

Ben burada ne yapıyorum?

Es zu machen, ist nicht schwer.

Bunu yapmak zor değil.

Jeder kann es mit Leichtigkeit machen.

Herkes bunu kolayca yapabilir.

Ich habe nur einen Witz gemacht.

Onu sadece bir şaka olarak yaptım.

Niemand machte ihm Mut.

Kimse ona cesaret vermedi.

Tom machte eine Pilgerfahrt.

Tom bir haç yaptı.

Wie macht der Hund? - Wauwau.

Köpek ne diyor? Hav hav.

Es muss sorgfältiger gemacht werden.

Daha dikkatli yapılmalıdır.

Es macht einen kleinen Unterschied.

O, küçük bir fark yaratır.

Die Frauen machen sich nur deshalb so schön, weil das Auge des Mannes besser entwickelt ist als sein Verstand.

Kadınların kendilerini bu kadar güzelleştirmesinin tek nedeni erkeğin gözlerinin aklından daha gelişmiş olmasıdır.

Ich habe meine Arbeit gut gemacht.

Ben işimi iyi yaptım.

Kann ich einen Vorschlag dazu machen?

Bu konuda bir öneride bulunabilir miyim?

Muss Nancy jetzt ihre Hausübungen machen?

Nancy şimdi ödevini yapmak zorunda mı?

Ich mache einen Spaziergang.

Yürüyüşe çıkıyorum.

Ich habe keine Zeit, um das Essen zu machen.

Yemek yapacak vaktim yok.

Ich weiß nicht, ob er es für mich gemacht hätte.

Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum.

Ich versuche zu verstehen, warum er das nicht gemacht hat.

Onu niye yapmadığını anlamaya çalışıyorum.

Was macht dein Sohn in Deutschland?

Oğlun Almanya'da ne yapıyor?

Viele haben denselben Fehler gemacht.

Birçok kişi aynı hatayı yaptılar.

Es macht Spaß, Französisch zu sprechen.

Fransızca konuşmak eğlenceli.

Synonyme

ab­fas­sen:
kaleme almak
an­re­gen:
uyarmak
ar­bei­ten:
çalışmak
be­stim­men:
karar vermek
saptamak
be­wir­ken:
neden olmak
brun­zen:
işemek
ein­fül­len:
doldurmak
içine dökmek
er­le­di­gen:
halletmek
er­stel­len:
düzenlemek
hazırlamak
tanzim etmek
er­zeu­gen:
imal etmek
istihsal etmek
üretmek
fah­ren:
gitmek
fül­len:
doldurmak
ge­ben:
vermek
ge­hen:
çalışmak
devam etmek
gitmek
işlemek
ispat etmek
kanıtlamak
satmak
tolerans göstermek
yetişmek
yürümek
her­stel­len:
istihsal etmek
üretmek
ko­chen:
pişirmek
kom­men:
gelmek
kos­ten:
değmek
lau­fen:
koşmak
yürümek
mau­sern:
dönüşmek
ona­nie­ren:
istimna yapmak
pie­seln:
çiselemek
pin­keln:
işemek
pis­sen:
işemek
ver­ar­bei­ten:
hazmetmek
işlemek
sindirmek
yüzleşmek
ver­ste­hen:
anlamak
bilmek
çakmak
geçinmek
iyi
kavramak
wich­sen:
dövmek
istimna yapmak
vurmak

Türkische Beispielsätze

  • Tom onu yapmak istemedi.

  • Tom her zaman Fuji Dağı'na çıkmak istemişti fakat şimdiye kadar, bunu yapmak için zaman bulamamıştı.

  • ABD'de, onlardan bilgi almak için insanlara işkence yapmak yasaktır.

  • Onu yapmak imkânsız.

  • Onu yapmak için özel bir alete ihtiyacın olacak.

  • Bayan Glück ve Yuki alışveriş turu yapmak istiyorlar.

  • Bugün canım bunu yapmak istemiyor.

  • Olayı çözdüm ama yanlış bir şeyler yapmak istemem.

  • Seçimini yapmak için üç saniyen var.

  • Seçiminizi yapmak için üç saniyeniz var.

  • Ütü ısınırken Mary buhar yapmak için hazneye damıtılmış su döktü.

  • Bunu gerçekten yapmak istemiyorsun, değil mi?

  • Ne yapmak istersiniz, eve gitmek ister misiniz?

  • Bunu yapmak istiyorum.

  • Tom Maria için hoş bir şey yapmak istedi.

  • Hükümet radikal değişiklikler yapmak zorunda.

  • Hükümet radikal reformlar yapmak zorunda.

  • Açıklama yapmak ister misiniz?

  • Tom'a sürpriz yapmak istedim.

  • Bunu yapmak hiçbir şeyi çözmez.

Machen übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: machen. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2022, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: machen. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 193, 6079, 341614, 343585, 349806, 350129, 351580, 352458, 354904, 359550, 360600, 360729, 367179, 370186, 397010, 399961, 404741, 437118, 446386, 450041, 509834, 578179, 579205, 589917, 607384, 638668, 655398, 655540, 702202, 725973, 770120, 797813, 809344, 884547, 933934, 944394, 978166, 1053153, 1125981, 1131445, 1136208, 1177370, 1203093, 1234074, 1277409, 1290055, 1312827, 1312829, 1343460, 1348063, 1391620, 1440545, 1494888, 1494903, 1521004, 1523687, 1537913, 1709584, 1709634, 1733486, 1758027, 1801594, 1805338, 1808610, 1809872, 1835909, 1847971, 1881256, 1936586, 1953210, 1997704, 1997734, 2018203, 2021807, 2055777, 2061619, 2065164, 2068999, 2070471, 2091864, 2109288, 2118219, 2124684, 2135408, 2136920, 2139960, 2170476, 2178699, 2183638, 2217712, 2228866, 2243941, 2255788, 2284257, 2309016, 2389223, 2409554, 2427560, 2442109, 2453612, 1248234, 1181668, 1091988, 922532, 1690986, 1805398, 1981916, 2557265, 2773350, 2773351, 3026244, 3166947, 3360042, 3422436, 3433534, 3699287, 3699292, 3701726, 3706952 & 3842895. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR