Das Substantiv »Ding« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:
şey
zımbırtı
Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen
Wir sehen Dinge nicht, wie sie sind. Wir sehen Dinge, wie wir sind.
Bir şeyin nasıl olduğunu görmüyoruz. Bir şeyi kendimize benzeterek görüyoruz.
Aller guten Dinge sind drei.
Allah'ın hakkı üçtür.
Wir sprachen über viele Dinge.
Birçok şeyden bahsettik.
Diese Dinge geschehen nur in Schweden.
Bu şeyler sadece İsveç'te olur.
Rechne nicht damit, dass sich die Dinge einfach gestalten.
İşlerin kolay olmasını beklememelisin.
Ich glaube, dass Tom Dinge weiß, die wir nicht wissen.
Bence Tom bizim bilmediğimiz şeyleri biliyor.
Ich kann dir Dinge beibringen.
Sana nesneleri öğretebilirim.
Es geschahen eine Menge Dinge und mein Zeitplan war durcheinandergewirbelt.
Birçok şey oldu ve programım karıştı.
Nimm die Dinge nicht zu ernst!
Olup bitenleri fazla ciddiye almayın.
Du hast noch viel Zeit, um solche Dinge zu lernen.
Böyle şeyleri öğrenmek için çok zamanın var.
Das wird die Dinge noch komplizierter machen.
O meseleleri daha karmaşık hale getirecek.
„Glauben Sie wirklich, dieses Ding funktioniert?“ – „Ja, allerdings“
''Gerçekten bu şeyin çalıştığını düşünüyor musunuz?'' ''Evet, kesinlikle.''
Wir benötigen diese Dinge nicht.
Bu şeylere ihtiyacımız yok.
Tom ist nicht so ein Mensch, der derartige Dinge sagt.
Tom o tür şeyi söyleyecek adam türü değildir.
Ich fing an, Dinge zu tun, die ich vorher noch nie getan hatte.
Daha önce hiç yapmadığım şeyleri yapmaya başladım.
Genieße die kleinen Dinge!
Küçük şeylerin tadına var!
Sie möchte es persönlich besprechen, sie hat wohl einige Dinge zu sagen.
Yüz yüze görüşmek istiyor, söyleyecekleri varmış.
Dinge, die mich nicht glücklich machen, können weg.
Beni mutlu etmeyen şeyler, gidebilir.
Zwei Dinge sollten Kinder von ihren Eltern bekommen: Wurzeln und Flügel!
Anne ve babanın çocuklarına vermesi gereken iki şey: Kökler ve kanatlar!
Vertraue dem Menschen, der drei Dinge an dir bemerkt: den Kummer hinter deinem Lächeln, die Liebe hinter deinem Zorn und den Grund deines Schweigens.
Sende üç şeyi fark eden insana güven: gülümsemenin ardında sakladığın acıyı, öfkenin ardındaki sevgiyi, suskunluğunun ardındaki sebebi.
Sammle kostbare Momente, keine materiellen Dinge!
Maddi şeyler değil, değerli anları biriktir!
Ich habe heute drei Dinge getan.
Bugün üç şey yaptın.
Bugün üç şey yaptım.
Willkommen, neues Jahr! Möge es ein gesundes, friedliches und mit schönen Dingen gefülltes Jahr sein.
Hoş geldin yeni yıl! Sağlıklı, huzurlu ve güzelliklerle dolu bir yıl olsun.
An Silvester feiert die ganze Welt, dass sich das Datum ändert. Ich würde hingegen lieber das Datum feiern, an dem sich die Dinge in der Welt ändern.
Yılbaşı gecesi bütün dünya tarih değiştiği için kutluyor. Ben ise dünyada bir şeylerin değişmesini kutlamak isterdim.
Betrachte die Dinge mal aus einem anderem Blickwinkel!
Birde olaylara başka açıdan bak!
Ich werde warten, denn die schönen Dinge kommen meistens später.
Bekleyeceğim, zira güzel şeylerin gelişi daima gecikir.
Erkenne, was dir wichtig ist, dann wirst du sehen, wie viele Dinge im Leben eigentlich keine Bedeutung haben.
Hayatta, kendince ne çok şeyin önemsiz olduğunu göreceksin, neylerin kendin için önem taşıdığını daha iyi anladığında.
Du liegst falsch, wenn du denkst, einige Dinge hätte ich für dich geschrieben. Alles schreibe ich für dich.
Bazı şeyleri sana yazdığımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Her şeyi sana yazıyorum !
Die besten Dinge im Leben kann man nicht kaufen, sondern sind kostenlos: Freunde, Küsse, Familie, Schlaf, Zuneigung, Lachen, Gesundheit, Liebe und wundervolle Erinnerungen.
Hayattaki en güzel şeyler satın alınamaz bedavadır: Arkadaşlar, öpücükler, aile, uyku, şefkat, kahkaha, sağlık, sevgi ve harika anılar.
Ich habe gehört, dass du sehr schlimme Dinge getan hast, stimmt das nicht?
Senin çok kötü şeyler yaptığını duydum, doğru değil mi?
Manche Dinge kann man nicht einfach vergessen, um sie ungeschehen zu machen. Wie alte Akten muss man sie nur in die richtige Schublade einsortieren. Das ist alles.
Bazı şeyler hiç olmamış gibi öyle kolayca unutulamaz. Eski dosyalar gibi onları doğru çekmeceye düzenlemek yeterli. Hepsi bu kadar.
So viele Dinge kommen zurück und sind wieder in Mode. Ich kann es kaum erwarten, bis Moral, Respekt und Intelligenz wieder im Trend sind.
O kadar çok şeyler geçmişimizden geri dönüp, moda olup tutuluyorlar. Ahlak, saygı ve zekâ'nın yine moda olacağı günleri iple çekiyorum.
Du brauchst nicht nur Mut, um Neues anzufangen. Du brauchst auch den Mut, mit alten Dingen aufzuhören.
Yeni bir şey başlamak için sadece cesarete ihtiyacın yok. Ayrıca eski şeyleri bitirmek için cesarete de ihtiyacın var.
Die schönsten Dinge sind nicht perfekt, sie sind besonders.
En güzel şeyler mükemmel değil, özeldirler.
Es gibt eben Dinge, die man mit Geld nicht kaufen kann.
Parayla satın alamayacağımız şeyler var.
Es gibt mehr Dinge zwischen Himmel und Erde, von denen wir keinen blassen Schimmer haben.
Yeryüzü ve Gökyüzü arasında daha bilmediğimiz çok şeyler var.
Nimm das Ding von mir runter!
Çek şu şeyi üzerimden.
Hab Geduld! Alle Dinge sind schwierig, bevor sie einfach werden.