Was heißt »wis­sen« auf Türkisch?

Das Verb »wis­sen« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • bilmek

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Ich weiß nicht, was du nicht willst, dass ich weiß; also weiß ich nicht, was ich wissen will.

Benim bilmemi istemediğin şeyi bilmiyorum. Yani neyi bilmek istediğimi bilmiyorum.

Wir müssen wissen. Wir werden wissen.

Bilmeliyiz, bileceğiz.

Ich weiß nicht, ob er es weiß.

Onun bilip bilmediğini bilmiyorum.

Ich glaube, dass Tom Dinge weiß, die wir nicht wissen.

Bence Tom bizim bilmediğimiz şeyleri biliyor.

Ich weiß etwas, was du nicht weißt.

Senin bilmediğin bir şey biliyorum.

Alles, was man über das Leben wissen muss, habe ich von einem Schneemann gelernt.

Ben hayatımda öğrenmem gereken her şeyi bir kardan adamdan öğrendim.

Soweit ich weiß, kommt er mit dem Auto.

Bildiğim kadarıyla arabayla geliyor.

Ich weiß nicht.

Bilmem.

Ich weiß.

Biliyorum.

Ich weiß, dass Sie Lehrer sind.

Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.

Senin bir öğretmen olduğunu biliyorum.

Ich weiß nicht, wie ich Ihnen danken soll.

Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum.

Ich weiß nicht, was das ist.

Onun ne olduğunu bilmiyorum.

Soweit ich weiß, ist das Gerücht nicht wahr.

Bildiğim kadarıyla söylenti doğru değil.

Ich weiß nicht, wann er kommt.

Onun ne zaman geleceğini bilmiyorum.

Der Sand am Strand war weiß.

Plajda kum beyazdı.

Ich weiß nichts.

Bir şey bilmiyorum.

Ich weiß, dass Sie reich sind.

Zengin olduğunu biliyorum.

Vergib ihnen, denn sie wissen nicht, was sie tun.

Onları affet, zira onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.

Ich weiß nicht, wie spät es ist.

Saatin kaç olduğunu bilmiyorum.

Der Hund ist weiß.

Köpek beyaz.

Woher weißt du das?

Neden biliyor musun?

Ich habe eine Katze und einen Hund. Die Katze ist schwarz und der Hund ist weiß.

Benim bir kedim ve bir köpeğim var. Kedi siyah ve köpek beyazdır.

Wenn ich gewusst hätte, dass du krank warst, hätte ich dich im Krankenhaus besucht.

Hasta olduğunu bilseydim seni hastanede ziyaret ederdim.

Sie weiß genau, wie man ihn zum Orgasmus bringt.

Onun nasıl orgazm edileceğini tamı tamına biliyor.

Das wusste ich nicht.

Bunu bilmiyordum.

Soweit ich weiß, ist er unschuldig.

Bildiğim kadarıyla o masumdur.

Ich weiß, was das ist.

Onun ne olduğunu biliyorum.

Die Alten wissen nicht immer mehr als die Jungen.

Giderek daha fazla insan iş ve ev arasında gidip geliyor.

Ja. Nein. Vielleicht. Ich weiß nicht.

Evet. Hayır. Belki. Bilmiyorum.

In der Welt, in der wir leben, ist es sehr wichtig zu wissen, wie man Stress abbaut.

Yaşadığımız dünyada, stresi nasıl azaltacağımızı bilmek çok önemlidir.

Ich weiß nicht, womit ich es öffnen soll.

Onu ne ile açacağımı bilmiyorum.

Jeder weiß das.

Herhangi biri onu bilir.

Ich weiß das.

Onu biliyorum.

Das Papier ist weiß.

Kağıt beyazdır.

Kağıt beyaz.

Ich weiß, wie du heißt.

Senin adının ne olduğunu biliyorum.

Das Haus ist weiß gestrichen.

Ev beyaz boyalıdır.

Jeder weiß es.

Hiç kimse bilmiyor.

Es ist schon schade, dass du es nicht weißt.

Bunu bilmemen çok kötü.

Ich wusste nicht, was ich sagen sollte, und schwieg.

Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum ve sustum.

Soweit ich weiß, war er ein guter Schüler.

Bildiğim kadarıyla, o iyi bir öğrenciydi.

Sie weiß nicht, worüber sie mit ihm sprechen soll.

Onunla ne hakkında konuşması gerektiğini bilmiyor.

Ich weiß das nicht.

Bunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wann sie zurück sein wird.

Onun ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.

Er weiß nicht, wie er antworten soll.

Nasıl cevap vereceğini bilmiyor.

Ich weiß nicht, ob die Geschichte stimmt oder nicht.

Hikayenin doğru olup olmadığını bilmiyorum.

Du weißt nicht, wie sehr ich dich liebe.

Seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyorsun.

Tom weiß nicht, wo Mary jetzt ist.

Tom Mary'nin şimdi nerede olduğunu bilmiyor.

Tom weiß nicht, wann Mary Boston verlassen wird.

Tom Mary'nin Boston'dan ne zaman ayrılacağını bilmiyor.

Das weißt du selbst am besten.

Sen kendin için en iyisini bilirsin.

Ich weiß nicht, ob heute Dienstag oder Mittwoch ist.

Bugün salı mı yoksa çarşamba mı, bilmiyorum.

Tom weiß nicht den Unterschied zwischen einem Waggon und einer Vagina.

Tom bir araba ve bir vajina arasındaki farkı bilmiyor.

Ich bin ein Idealist. Ich weiß nicht wohin ich gehe, aber ich bin unterwegs.

Ben idealistim. Nereye gittiğimi bilmiyorum ama yolumdayım.

Ich weiß nicht, ob es gut ist oder nicht.

Onun iyi olup olmadığını bilmiyorum.

Ich weiß, ich bin zu spät, aber ich habe eine gute Ausrede.

Biliyorum geciktim ama iyi bir bahanem var.

Ich weiß, welches der beiden Mädchen dir besser gefällt.

İki kızdan hangisini daha çok sevdiğini biliyorum.

Meine Freunde wissen nicht, wo ich bin.

Arkadaşlarım nerede olduğumu bilmiyor.

Ich weiß, was du getan hast.

Ne yaptığını biliyorum.

Nur wenige wissen von dem Vorhaben.

Çok az insan plandan haberdar.

Er weiß, wie man einen Hubschrauber fliegt.

O, helikopterin nasıl kullanılacağını biliyor.

Er weiß, wie man diese Waffe verwendet.

Bu silahın nasıl kullanılacağını bilir.

Bu silahın nasıl kullanılacağını biliyor.

Ich weiß nicht, was ich will.

Ne istediğimi bilmiyorum.

Ne yapmak istediğimi bilmiyorum.

Tom wusste schon die ganze Zeit von der Überraschungsparty.

Tom başından beri sürpriz parti hakkında biliyordu.

Willst du das wirklich wissen?

Gerçekten bilmek istiyor musun?

Wollen Sie das wirklich wissen?

Bunu gerçekten bilmek istiyor musunuz?

Das da ist meins. Ich weiß nicht, wo deins ist.

Bu benimki. Seninkinin nerede olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß es nicht, noch kümmert's mich.

Ne biliyorum ne de umursuyorum.

Sie weiß von meinem geheimen Plan.

O, benim gizli planımın farkındadır.

Das schönste aller Geheimnisse ist: Ein Genie zu sein und es als einziger zu wissen.

Tüm gizemlerin en güzeli: bir dahi ve bunu bilen tek kişi olmaktır.

Dieser Stift ist weiß.

Bu kalem beyazdır.

Ich weiß, dass Tom nicht dein Freund ist.

Tom'un senin erkek arkadaşın olmadığını biliyorum.

Das weiß keiner so genau.

Kimse bunu çok iyi bilemez.

Das ist es, was ich wissen will.

Bilmek istediğim odur.

Ich weiß es nicht, wie ich das auf Japanisch übersetzen kann.

Onun Japoncaya nasıl çevrildiğini bilmiyorum.

Ich weiß nicht, worüber das Baby lacht.

Bebeğin neye güldüğünü bilmiyorum.

Ich wünschte, ich hätte gewusst, wie man es macht.

Keşke onu nasıl yapacağımı bilseydim.

Ich weiß nicht, wie ich es machen soll.

Onu nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum.

Tom wusste das nicht.

Tom bunu bilmiyordu.

Ich weiß nicht, wie alt Tom ist.

Tom kaç yaşında bilmiyorum.

Viele wissen nicht, dass Antibiotika gegen Virusinfektionen wirkungslos sind.

Birçoğu antibiyotiklerin viral enfeksiyonlara karşı etkisiz olduğunu bilmiyor.

Es ist weiß.

O beyazdır.

In der Welt, in der wir leben, ist es sehr wichtig, zu wissen, wie man eine Anspannung abbauen kann.

Yaşadığımız dünyada, gerilimi nasıl azaltacağımızı bilmek çok önemlidir.

Ich weiß, dass es nicht leicht ist.

Kolay olmadığını biliyorum.

Der Wirt stand in der Ecke, schaute und wusste nicht, was er sagen sollte.

Ev sahibi köşede durmuş, ne diyeceğini bilemez bir halde bakıyordu.

Alle Schwäne sind weiß.

Bütün kuğular beyazdır.

Ich habe in letzter Zeit gar keine Zeitung gelesen; daher weiß ich nicht einmal, wer in der Wahl dieses Jahr kandidiert.

Son zamanlarda hiç gazete okumadım, bu yüzden bu yıl seçimlerde kimin aday olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wo sie ist.

Onun nerede olduğunu bilmiyorum.

Er weiß kaum etwas darüber.

Onun hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyor.

Sie weiß nichts von den Blümchen und den Bienchen.

Kuşlar ve arılar hakkında hiçbir şey bilmiyor.

Ich weiß das selbst sehr gut.

Kendimi bu kadar tanıyorum.

Ich weiß den genauen Zeitpunkt, wann das passiert ist.

Onun olduğu tam zamanı biliyorum.

Ich weiß nicht, wo Tom ist.

Tom'un nerede olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wer du bist.

Senin kim olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wer Sie sind.

Sizin kim olduğunuzu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wie ich es erklären soll.

Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wo Maria wohnt.

Mary'nin nerede yaşadığını bilmiyorum.

Sag mir etwas, das ich nicht weiß.

Bana benim bilmediğim bir şey söyle.

Ich weiß nicht, ob er es für mich gemacht hätte.

Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum.

Tom weiß nicht, was schiefging.

Tom neyin yanlış gittiğini bilmiyor.

Ich weiß bereits, wer du bist.

Senin kim olduğunu zaten biliyorum.

Maria weiß, was sie will.

Maria ne istediğini bilir.

Maria ne istediğini biliyor.

Synonyme

ken­nen:
tanımak
nach­voll­zie­hen:
anlamak
düşünüp anlamak
über­bli­cken:
bir bakışta görmek
bir bakışta kavramak
ver­ste­hen:
anlamak
çakmak
geçinmek
iyi
kavramak

Antonyme

glau­ben:
inanmak
ver­mu­ten:
ihtimâl vermek
sanmak
tahmin etmek
varsaymak
zannetmek

Türkische Beispielsätze

  • Hikayenin gerisini bilmek istiyorum.

  • Onun adını bilmek istiyorum.

  • Bunu kimin yaptığını bilmek istiyorum.

  • Çeviri yapabilmek için anadil dışında en az bir dil daha bilmek gerekir.

  • Çeviri yapabilmek için en az iki dil bilmek gerekir.

  • Tom ne kadar süre burada olacağımızı bilmek istiyor.

  • Neden burada olduğumu bilmek ister misin?

  • Tom'un nasıl öldüğünü bilmek istiyorum.

  • Ben neden burada olduğumu bilmek istiyorum.

  • Detayları bilmek istiyorum.

  • Onun kim olduğunu bilmek istiyorum.

  • Görüşme ne zaman başlıyor bilmek istiyorum.

  • O, senin onu hatırlayıp hatırlamadığını bilmek istiyor.

  • Ona ne olduğunu bilmek bile istemezsin!

  • Her zaman onu öpmenin nasıl bir şey olduğunu bilmek istemişimdir.

Wissen übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: wissen. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: wissen. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 2281355, 486217, 560565, 1678387, 2461945, 1028, 348412, 351740, 358382, 358390, 358395, 367240, 367997, 370204, 392716, 406671, 412295, 432600, 441127, 441300, 455132, 458014, 509739, 518368, 522468, 553301, 559860, 606954, 621824, 644456, 655440, 784240, 880696, 880702, 881922, 916043, 932764, 936444, 944095, 974922, 977147, 982760, 1004964, 1021314, 1070451, 1083940, 1217636, 1217654, 1250226, 1274170, 1283641, 1460448, 1509788, 1547148, 1578210, 1630165, 1688270, 1718234, 1753582, 1762911, 1785044, 1800704, 1806295, 1806777, 1816687, 1865813, 1902433, 1919691, 1922780, 1971336, 1980765, 2008131, 2034164, 2058395, 2061619, 2065164, 2096921, 2106580, 2113394, 2116799, 2133507, 2157547, 2217560, 2226502, 2228441, 2255527, 2257387, 2293312, 2296132, 2300942, 2317034, 2317036, 2317037, 2318008, 2326498, 2330536, 2389223, 2428922, 2435349, 2447102, 1462121, 1526595, 3705110, 3935468, 3938353, 3962476, 4111866, 4136343, 4305676, 4525166, 4525223, 5009884, 9986134, 11227334 & 11256988. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR