Was heißt »Seele« auf Türkisch?
Das Substantiv »Seele« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:
- can
- ruh
Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen
Freundschaft ist die Verbindung der Seelen.
Arkadaşlık ruhların bağıdır.
In deinen Armen findet meine Seele Frieden.
Senin kollarında ruhum huzur buluyor.
Eitelkeit ist die Seele der Diskussion.
Kibir, tartışmanın ruhudur.
Sie haben einen wunderbaren Text geschrieben! Es steht außer Zweifel: Sie haben eine poetische Seele und ein großes Talent.
Harika bir metin yazdınız! Şiirsel bir ruhunuz ve büyük bir yeteneğiniz olduğuna şüphe yok.
Meine Seele fühlt sich beengt und mein Inneres ist bedrängt.
Ruhum daralıyor, içim sıkılıyor.
Ich will meine Seele nicht dem Teufel verkaufen.
Ruhumu şeytana satmak istemiyorum.
Nur wer früh seine Seele weit auszuspannen gelernt, vermag später die ganze Welt in sich zu fassen.
Önce gönlünü kocaman açmalısın ki; sonra bütün dünyayı içine alabilesin.
Die Zeit ist die Seele der Welt.
Zaman dünyanın ruhudur.
Musik reinigt die Seele vom Staub des Alltags.
Müzik günlük yaşamın tozundan ruhu arındırır.
Manchmal ist nicht der Körper müde, sondern die Seele.
Bazen yorgun olan beden değil, ruhtur.
Seelen begegnen sich einander nie zufällig.
Ruhlar asla tesadüfen karşılaşmazlar.
Lass deiner Seele freien Lauf und trink Kaffee!
Ruhunu özgür bırak ve kahve iç!
Lasst los, was eure Seele belastet. Loslassen ist nicht anstrengend, sondern wirkt befreiend!
Ruhunuza yük ne varsa ondan kurtulun, bırakmak zor değil bilakis dertlerden kurtarır.
Viel braucht man nicht, um glücklich zu sein; Augen, die erkennen können, ein Herz welches versteht und eine Seele die lebt, reicht.
Mutlu olmak için çok şeye gerek yok. Gözün görsün, kalbin anlasın ve ruhun yaşasın.
Verletze nie die Gefühle eines Menschen, denn sie sind wie Bilder aus Glas! Wenn sie zerbrechen, zerschneiden sie deine Seele!
Karşındaki insanin duygularını hiçbir zaman kırma, çünkü onlar camdan resimlerdir! Kırılırlarsa, ruhunu kesebilirler!
Woran deine Augen hängen bleiben, zeigt dir, wonach deine Seele sucht.
Bir şeye gözlerinin takılı kalması, sana ruhunun neyi aradığını gösterir.
Wenn der Seele die Worte fehlen, schickt sie Tränen.
Gönül sözleri olmadığında, gözyaşları yollar.
Achte auf deine Seele, sie ist der Schlüssel zu deiner Gesundheit.
Ruhuna dikkat et, ruhun sağlığının anahtarıdır.
Wenn man überlegt, was wirklich wichtig ist, welche Bedeutung haben schon Raum und Zeit? Es braucht nur bedingungslose Liebe, damit deine Seele Frieden findet!
Neyin gerçekten önemli olduğu düşünüldüğünde yer ve zamanın ne anlamı var? Ruhunun huzur bulması için, sadece koşulsuz sevgiye ihtiyaç var!
Wenn die Seele weint, sieht man keine Tränen.
Ruh ağladığında, gözyaşları görünmez.
Niemand hat eine Seele.
Hiç kimsenin bir ruhu yok.
Kimsenin bir ruhu yok.
Synonyme
- Schäfchen:
- kuzu
Antonyme
- Teufel:
- iblis
Türkische Beispielsätze
Liisa'nın ruh hali kötüydü.
Bu gerçekten can sıkıcı.
Bugün ruh halim kötü. Şefim sinirlerimi bozuyor.
?Neden her gün bu kadar çok müzik dinliyorsun? „Çünkü ona ihtiyacım var. Yeme içme vücut için gıdadır. Müzik ruh için gıdadır!“
Tom, konferans masasında toplanmış olan can düşmanlarının çevresine cesurca baktı.
Doğru zamanda yaşanan can sıkıntısı bir zeka belirtisidir.