Das Adjektiv »schnell« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:
seri
tez
hızlı
süratli
çabuk
Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen
Er konnte nicht sehr schnell laufen.
O çok hızlı koşamadı.
Wir müssen schnell handeln.
Hızlı hareket etmeliyiz.
Hızlı hareket etmek zorundayız.
Çabuk davranmalıyız.
Çabuk davranmak zorundayız.
Wirkt dieses Medikament schnell?
İlaç çabuk etki eder mi?
Ich spreche nicht schnell.
Hızlı konuşmam.
Du fährst zu schnell.
Çok hızlı sürüyorsun.
Sie reiten sehr schnell.
Onlar çok hızlı sürüyorlar.
Tom kann nicht so schnell rennen wie Mary.
Tom, Mary kadar hızlı koşamaz.
Tom rannte, so schnell er konnte.
Tom elinden geldiği kadar hızlı koştu.
Tom kletterte schnell auf den Baum.
Tom çabucak ağaca tırmandı.
Dein Auto ist schnell.
Senin araban hızlıdır.
Der Körper passt sich schnell an Temperaturwechsel an.
Vücut, hava değişimine hızlı uyum sağlar.
Im Sommer wird Fleisch schnell schlecht; du musst es im Kühlschrank aufbewahren.
Yazın et çabuk kötü olur, eti buzdolabında saklamalısın.
Yazın et çok çabuk bozulur; dolapta muhafaza etmelisin.
Er fuhr immer etwas schneller als die anderen. Jetzt hat sich seine Durchschnittsgeschwindigkeit erheblich verringert, denn sein Auto musste zwei Wochen lang zur Reparatur der Karosserie still stehen.
Her zaman diğerlerinden daha hızlı araba kullanırdı. Şimdi ise ortalama hızı oldukça azaldı çünkü arabası iki haftadır kaporta tamiri için bekliyor.
Ken muss schnell rennen.
Ken hızlı koşmak zorundadır.
Schwimmen habe ich schnell gelernt.
Yüzmeyi çabucak öğrendim.
Tom lernt schnell.
Tom hızlı öğrenir.
Wir müssen schneller reagieren.
Hızlıca tepki vermeliyiz.
Spreche ich zu schnell?
Çok mu hızlı konuşuyorum?
Ich bin nicht so schnell wie ihr.
Sizin kadar hızlı değilim.
Diese Sache haben wir also schnell geklärt.
Bu şeylere de hemen bir açıklık getirdik.
Guck mal weg! Ich ziehe mich schnell um.
Bir dakika öteye bak! Ben çabucak elbiselerimi değiştireceğim.
Die Sommerferien waren zu schnell zu Ende.
Bu yaz tatili çok çabuk bitti.
Du sprichst zu schnell.
Çok hızlı konuşuyorsun.
Sie lernte schnell Maschinenschreiben.
Daktilo kullanmayı çabuk öğrendi.
Der Fahrer fährt zu schnell.
Sürücü hızlı sürüyor.
Du hast schnell gelernt.
Çabuk öğrendin.
Sie sprechen schnell.
Onlar hızlı konuşuyorlar.
Strichcodes haben die Abfertigung an der Kasse viel schneller gemacht.
Barkod ile kasada işlemler çok daha hızlı yapıldı.
Wer ist am schnellsten dort?
Oraya en çabuk kim varacak?
Ich habe schnell geschrieben.
Hızlıca yazdım.
Früher verfügte ich über mangelhafte Sprachkenntnisse. Mit Esperanto wurde es schnell besser.
Öncesinde sahip olduğum dil bilgisi yetersizdi. Esperanto ile hızla daha iyi oldu.
Tom lernt sehr schnell.
Tom çok hızlı öğreniyor.
Er lernt sehr schnell.
O çok hızlı öğreniyor.
Das ist zu schnell.
Bu çok hızlı.
Tom kann schneller laufen als ich.
Tom benden daha hızlı koşabilir.
Gib nicht so schnell auf. Manche Tür, von der du glaubst, sie sei verschlossen, klemmt nur ein wenig.
Hemen pes etme. Kapalı sandığın bazı kapılar, sadece biraz açılmakta zorlanıyorlar.
Ich gehe mal schnell zur Toilette.
Ben bir lavaboya gidip geliyorum.
Werde schnell gesund!
Hemen çabuk iyileş!
Ich laufe schneller als Inge.
Inge'den daha hızlı koşuyorum.
Wie schnell Jahre vergehen.
Yıllar ne çabuk geçiyor.
Manche Sätze ergeben keinen Sinn, wie etwa der folgende: „Je mehr du langsamer in die Pedale trittst, desto weniger kommst du schneller voran.“
"Ne kadar yavaş pedal çevirirseniz, o kadar yavaş gidersiniz" gibi bazı ifadeler anlamsızdır.