Was heißt »schön« auf Türkisch?

Das Adjektiv »schön« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • güzel

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Das ist zu schön, um wahr zu sein.

Bu gerçek olamayacak kadar çok iyi.

Ja, ich verstehe. Danke schön.

Evet, anlıyorum. Teşekkürler.

Ukrainische Mädchen sind die schönsten Mädchen der Welt.

Ukraynalı kızlar dünyanın en güzel kızlarıdır.

Es ist schön, eine Familie zu haben.

Bir aileye sahip olmak güzel.

Der Mond ist schön im Herbst.

Sonbaharda Ay güzeldir.

Weil das Wetter schön war, gingen wir zu einem Picknick.

Hava güzel olduğundan, pikniğe gittik.

Die blauen Rosen sind sehr schön.

Mavi güller çok güzel.

Sie sehen heute sehr schön aus.

Bugün çok güzel görünüyorsunuz.

Es wäre schön, wenn es zu regnen aufhören würde.

Yağmur dursa iyi olurdu.

Es war ganz schön schwer, sie zu überzeugen.

Onu ikna etmek oldukça zordu.

Sie ist ja zweifellos eine der schönsten Tänzerinnen, die bei uns arbeiten.

O, şüphesiz bizimle çalışan en güzel dansçılardan biri.

Heute ist ein schöner Tag.

Bugün güzel bir gün.

Es war schön, mit Ihnen zu reden, aber ich muss jetzt wirklich gehen.

Sizinle konuşmak güzeldi ama şimdi gerçekten gitmem gerekiyor.

Manchmal wäre es schön, wenn es möglich wäre, Kommentare nachträglich zu bearbeiten – besonders, wenn man so oft das Bedürfnis dazu verspürt wie ich.

Bazen yorumları daha sonra düzenlemek mümkün olsaydı güzel olurdu - özellikle de bunu benim yaptığım kadar sık ​​yapma ihtiyacı hissettiğinizde.

Unser Haus ist schön, aber ich vermisse das alte dennoch.

Evimiz güzel ama yine de eskisini özlüyorum.

Sie ist reich, und was noch besser ist, sehr schön.

Zengindi ve daha iyisi çok güzeldi.

Die Frauen machen sich nur deshalb so schön, weil das Auge des Mannes besser entwickelt ist als sein Verstand.

Kadınların kendilerini bu kadar güzelleştirmesinin tek nedeni erkeğin gözlerinin aklından daha gelişmiş olmasıdır.

Ich bin nicht nur klug, sondern auch schön.

Ben sadece akıllı değil, aynı zamanda güzelim.

Ben sadece zeki değil, aynı zamanda yakışıklıyım.

Das Wetter ist zu schön, um in der Stadt zu bleiben.

Hava şehirde kalmak için çok güzel.

Es ist schön, zu schreiben, weil das die beiden Freuden in sich vereint: allein reden und zu einer Menge reden.

Yazmak güzel çünkü tek başına konuşmanın ve kalabalıkla konuşmanın iki zevkini birleştiriyor.

Es ist schön zu sehen, dass unsere Mühen nicht umsonst waren.

Emeklerimizin boşa gitmediğini görmek güzel.

Trotz allem ist die Welt noch schön.

Her şeye rağmen, dünya hâlâ güzel.

Es ist schön, mit dir zusammen zu sein.

seninle birlikte olmak güzel

Das Haus ist klein, aber schön.

Ev küçük ama güzel.

Maria ist schön.

Mary güzel.

Rosen sind schön.

Güller güzel.

Manchmal vergessen wir, dass das Leben schön ist.

Bazen hayatın güzel olduğunu unutuyoruz.

Sie ist beliebt, und das nicht, weil sie schön ist, sondern weil sie zu jedem nett ist.

Güzel olduğu için değil, herkese nazik davrandığı için seviliyor.

Du bist mir ein schöner Freund!

Ne biçim arkadaşsın sen!

Was für ein schöner Gedanke!

Ne güzel bir düşünce!

Es ist schön, Sie alle wiederzusehen.

Hepinizi tekrar görmek güzel.

Es wäre schön, Tom wiederzusehen.

Tom'u tekrar görmek hoş olurdu.

Dein Haus ist aber schön!

Evin çok güzelmiş!

Bitte schön, Sie wünschen?

Buyurun, arzunuz?

Das wäre schön.

Güzel olurdu.

Çok güzel olurdu.

Was wäre es schön, wenn es Sommer wäre.

Yaz mevsimi olsaydı ne güzel olurdu.

Alle Frauen sind schön.

Tüm kadınlar güzeldir.

Faul zu sein ist auch mal schön!

Bazen tembel olmak da güzel.

Es ist schön, euch wiederzusehen.

Sizi tekrar görmek güzel.

Die Stadt, in die wir fahren werden, ist sehr schön.

Gideceğimiz şehir çok güzel.

Bitte schön! Einen Kaffee für alle!

Buyurun! Hepiniz için bir kahve!

Es ist ja schön, dass mein Neffe und meine Nichte zu Besuch gekommen sind, aber von morgens bis abends das Gepolter im Haus zu haben ist unerträglich.

Yeğenlerimin ziyarete gelmesi güzel ama sabahtan akşama kadar evin içinde dolanıp durmaları dayanılmaz.

Weil du auch auf dieser Welt bist, ist das Leben so schön.

Sen de bu dünyada olduğun için, hayat çok güzel.

Wer immer versucht alles richtig zu machen, verpasst vielleicht den schönsten Fehler seines Lebens.

Her şeyi, her zaman doğru yapmaya çalışan, belki de hayatında yapabileceği en güzel hatayı kaçırabilir.

Es ist schön, ein bekanntes Gesicht zu sehen.

Tanıdık bir sima görmek güzel.

Je tiefer ich in deine Augen schaue, umso mehr bemerke ich, wie schön das Leben wirklich ist.

Gözlerine daha derin baktığımda, hayatın çok güzel olduğunu daha iyi anlıyorum.

Mit dem Wunsch, dass morgen ein sehr schöner Tag wird, sage ich: „Gute Nacht“.

Yarın çok güzel bir gün olması dileğiyle iyi geceler diliyorum.

Mit dir ist alles schön.

Her şey seninle güzel.

Möge dein Tag auch schön sein.

Senin de güzel olsun günün.

Es ist schöner denn je.

Her zamankinden daha güzel.

Schmetterlinge sind schön.

Kelebekler güzeldir.

Das Leben ist schön. Niemand hat gesagt, es wäre einfach.

Hayat güzeldir. Basit olacağını kimse söylemedi.

Der Fuji ist schön.

Fuji Dağı güzeldir.

Es wird ein schöner Tag werden.

Güzel bir gün olacak.

Jeder Morgen ist schön. Weil jeder Morgen ein Anfang ist.

Her sabah güzeldir. Çünkü her sabah bir başlangiçtir.

Mit den richtigen Menschen an deiner Seite kann das Leben so schön sein.

Yanında doğru insanlarla hayat çok güzel olabilir.

Guten Morgen zusammen! Habt ihr gut geschlafen und schön geträumt?

Herkese günaydın! İyi uyudunuz mu ve güzel rüyalar gördünüz mü?

Es ist nicht immer alles so, wie es scheint. Denn oft ist es noch sehr viel schöner.

Her şey her zaman göründüğü gibi değildir. Çünkü çoğu zaman çok daha güzeldir.

Die schönsten Menschen sind die, die mit ihrem Herzen lachen.

En güzel insanlar, kalpleriyle gülenlerdir.

Ich habe gerade alles, was ich brauche: Couch, Kaffee, Facebook und Ruhe! Das Leben kann so schön sein!

İhtiyacım olan her şeye sahibim: bir koltuk,kahve,facebook ve huzur! Hayat çok güzel olabilir!

Mit Freunden ist das Leben schöner.

Hayat arkadaşlarla daha güzel.

Je tiefer ich in deine Augen schaue, umso mehr merke ich, wie schön das Leben wirklich ist.

Gözlerine ne kadar derin baksam bir o kadar hayatın ne denli güzel olduğunu anlıyorum.

Und schön, das es auch dich gibt.

İyi ki sen de varsın.

Mit einem Vierbeiner ist das Leben einfach viel schöner.

Evinde bir dörtayaklı varsa, hayat çok daha güzel.

Die schönsten Dinge sind nicht perfekt, sie sind besonders.

En güzel şeyler mükemmel değil, özeldirler.

Welche ist schöner?

Hangisi daha güzel?

Wahre Worte sind nicht immer schön. Schöne Worte sind auch nicht immer wahr.

Doğru sözler her zaman güzel değildir. Güzel sözler de her zaman doğru değildir.

Es war zu schön, als dass man es mit Worten beschreiben könnte.

Kelimelerin tarif edemeyecek kadar güzeldi.

War das Wetter schön?

Hava güzel miydi?

Das Judentum ist schön.

Yahudilik güzeldir.

Das ist schon fast zu schön, um wahr zu sein.

Bu gerçek olamayacak kadar güzel.

Die Aussicht vom Hotelzimmer, in dem ich wohnte, war sehr schön.

Otelde kaldığım odanın manzarası çok güzeldi.

Ich liebe Schnee. Der ist so schön!

Ben karı severim. O çok güzel!

Es ist schön, zu leben, weil Leben Anfangen ist, immer, in jedem Augenblick.

Yaşamak güzel, çünkü hayat (yeniden) başlıyor, her zaman, her an.

Die weißen Rosen sind sehr schön.

Beyaz güller çok güzel.

Die Krawatte ist sehr schön.

Kravat çok güzel.

Der Sonnenuntergang ist schön.

Gün batımı güzel.

Das tut ganz schön weh.

Bu çok acıtıyor.

Das ist schön gemacht.

O güzel biçimde yapılmış.

Synonyme

fein:
ince
narin
zarif
freund­lich:
güleryüzlü
hoş
gut:
iyi
herr­lich:
fevkalade
harikulade
mükemmel
olağanüstü
yetkin
hübsch:
sevimli
şirin
yakışıklı
ja:
evet
ord­nungs­ge­mäß:
gereken şekilde
hakkıyla
usulünce
usulüne uygun

Antonyme

häss­lich:
çirkin
nein:
hayır
nicht:
değil
schlecht:
kötü

Türkische Beispielsätze

  • O çok güzel.

  • İtalya çok güzel bir ülke.

  • Bana bir sürü güzel fotoğraflar gösterdiler.

  • O güzel bir kız gördü.

  • Seni tekrar görmek güzel.

  • Ne güzel bir şehir!

  • Bu pasta da güzel görünüyor. Ondan bana bir parça ver.

  • Çok güzel kokuyorsun.

  • Bu çok güzel bir çiçektir.

  • Türkiye güzel bir ülkedir.

  • O onun hakkında her zaman güzel şeyler söyler, özellikle o etrafta olduğunda.

  • O güzel bir kız değildir.

  • O, gerçekten güzel görünüyor.

  • Yokohama güzel bir liman şehridir.

  • İsviçre güzel bir ülke.

  • Şu anda güzel sıcak bir pizza için gidebilirim.

  • Mary oğlundan güzel çiçekler aldı.

  • Sen güzel bir kızsın.

  • Geçen gece güzel bir rüya gördüm.

  • Eğer hava güzel olursa, yarın sabah erkenden gidebiliriz.

Schön übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: schön. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2022, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: schön. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 1173, 403064, 496811, 562360, 732029, 748209, 981095, 1097307, 1166255, 1177122, 1220646, 1694997, 1811786, 1907727, 1995027, 2139959, 2217712, 2570279, 2656827, 2753641, 2765313, 2940987, 2997086, 3074729, 3075958, 3143647, 3247027, 3437809, 3578570, 3683425, 3839739, 3839823, 4137746, 4526116, 4821770, 4839638, 5000988, 5534995, 5540795, 5653939, 5692339, 5698127, 5733383, 5749197, 5796346, 5809452, 5838812, 5865259, 5925605, 6038534, 6096172, 6166802, 6173070, 6446828, 6620784, 6627147, 6628872, 6952571, 6958094, 7262587, 7548376, 7548397, 7585691, 7757231, 7759908, 7769924, 7785490, 7950430, 8804355, 8831667, 8865934, 9584294, 9601824, 9632067, 10472999, 11149042, 11169919, 11425837, 11492972, 479254, 1129390, 1142016, 1266698, 1269232, 1278630, 1310961, 1314655, 1414482, 1432088, 1471832, 1477691, 1496358, 1645672, 1655221, 1797224, 1905608, 2054417, 2102711 & 2103478. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR