Was heißt »spie­len« auf Türkisch?

Das Verb »spie­len« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • oynamak

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Warum kann er heute nicht Tennis spielen?

O, bugün niçin tenis oynayamaz?

Akira spielt gut Tennis.

Akira iyi tenis oynar.

Er spielt gut Tennis.

O teniste iyidir.

O, tenis oynamada iyidir.

O iyi tenis oynar.

Nach dem Unterricht habe ich vor, Fußball zu spielen.

Dersten sonra futbol oynamayı düşünüyorum.

Kannst du Gitarre spielen?

Gitar çalabilir misin?

Er spielt gerne Fußball.

O, futbol oynamayı sever.

Sonntags spiele ich oft Tennis.

Pazar günü sık sık tenis oynarım.

Aber er spielt Fußball mit seinem Freund.

Ama o arkadaşıyla futbol oynuyor.

Ich kann kein Klavier spielen.

Ben piyano çalamıyorum.

Sie spielt jeden Tag Klavier.

O her gün piyano çalar.

Mein Vater spielt jeden Sonntag Tennis.

Babam her pazar tenis oynar.

Er kann Tennis spielen.

O tenis oynayabilir.

Das Mädchen, das Klavier spielt, ist meine Schwester.

Piyano çalan kız kız kardeşimdir.

Piyano çalan kız kardeşimdir.

Ich spielte oft Tennis, als ich jung war.

Gençken sık sık tenis oynardım.

Du spielst gut Tennis.

İyi tenis oynuyorsun.

Lasst uns Baseball spielen.

Beyzbol oynayalım.

Gestern haben wir Fußball gespielt.

Dün futbol oynadık.

Ob wir morgen Tennis spielen, hängt vom Wetter ab.

Yarın tenis oynayıp oynamamamız hava durumuna bağlı.

Tom und Maria spielen fast immer Tennis nach der Schule.

Tom ve Maria okuldan sonra, neredeyse sürekli tenis oynarlar.

Ich kann Gitarre spielen.

Gitar çalabilirim.

Ich spiele Gitarre.

Gitar çalıyorum.

Willst du mit uns Tennis spielen?

Bizimle tenis oynamak ister misin?

Wir spielen Fangen. Willst du mitmachen?

Kovalamaca oynuyoruz. Katılmak ister misin?

Meine Großeltern spielen gerne Croquet.

Büyükbaba ve büyükannelerim kroket oynamaktan hoşlanırlar.

Sie spielt Super Mario Bros.

O Super Mario Bros oynuyor.

Kannst du Geige spielen?

Keman çalabilir misin?

Können Sie Geige spielen?

Keman çalabilir misiniz?

Ich spiele gerne im Garten.

Bahçede oynamak istiyorum.

Ich hatte dieses Spiel zuvor nie gespielt.

O oyunu daha önce hiç oynamadım.

Sie spielt auf professionellem Niveau.

Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.

Tom spielt besser Klavier als ich.

Tom benden daha iyi piyano çalar.

Tom möchte nicht mehr Klavier spielen.

Tom artık piyano çalmak istemiyor.

Ich will nicht mit ihm spielen.

Onunla oynamak istemiyorum.

Niemand will mit ihm spielen.

Hiç kimse onunla oynamak istemiyor.

Tom spielt gerne mit meinem Hund.

Tom köpeğimle oynamayı seviyor.

Die kleine Tochter meines Cousins spielte mit Wäscheklammern.

Kuzenimin küçük kız çocuğu mandallarla oynuyordu.

Ich spiele eine kleine Gitarre.

Küçük bir gitar çalarım.

Du spielst mit dem Feuer.

Ateşle oynuyorsun.

Ich habe mit meinem Vater Fußball gespielt.

Ben babamla futbol oynadım.

Tom spielt abends oft Klavier.

Tom sık sık akşamları piyano çalar.

Die Kinder wollten spielen.

Çocuklar oynamak istedi.

Kennst du das Mädchen, das in dem Werbespot spielt?

Reklamda oynayan kızı tanıyor musun?

Tom ist Kapitän der Fußballmannschaft und spielt auch im Baseballteam mit.

Tom futbol takımının kaptanıdır ve aynı zamanda beyzbol takımındadır.

Wissend, dass ihr mich nicht vergessen habt, spielte ich weiterhin mein Spiel, das ist alles.

Sizin beni unutmadığınızı bilerek oyunuma devam ettim hepsi bu.

Tom spielt jeden Tag Tennis.

Tom her gün tenis oynar.

Tom spielt Golf.

Tom golf oynuyor.

Heute haben wir besser gespielt.

Bugün daha iyi oynadık.

Ich habe heute mit Tom und Maria gespielt.

Bugün Tom ve Mary ile birlikte oynadım.

Das Kind spielt gerne mit den Katzen.

Çocuk kedilerle oynamayı seviyor.

Tom spielt gerne Karten.

Tom kart oynamayı seviyor.

Tom und Maria spielen zusammen Golf.

Tom ve Mary birlikte golf oynarlar.

Kann er Gitarre spielen?

O gitar çalabilir mi?

Ali spielte mit seinen Freunden Mensch-ärgere-dich-nicht.

Ali arkadaşlarıyla kızma birader oynadı.

Er spielt oft Klavier.

O sık sık piyano çalar.

Ken spielt immer Fußball.

Ken her zaman futbol oynar.

Tom will mit dir Schach spielen.

Tom seninle satranç oynamak istiyor.

Tom spielte mit Marias Katze.

Tom, Mary'nin kedisiyle oynadı.

Ali spielt seit zehn Jahren bei Anadoluspor.

Ali on senedir Anadoluspor'da oynuyor.

Ali hat angefangen, Gitarre spielen zu lernen.

Ali gitara başladı.

Ich spiele sehr gut auf dem Akkordeon.

Akordiyonu çok iyi çalamıyorum.

Die Kinder spielen mit Legosteinen.

Çocuklar legolarla oynuyorlar.

Das Mädchen, das da Klavier spielt, das ist die Akiko.

Piyano çalan kız Akiko'dur.

Das Mädchen, das da Klavier spielt, heißt Akiko.

Piyano çalan kızın adı Akiko'dur.

„Wo ist Tom?“ – „Der spielt mit Maria Tennis.“

"Tom nerede?" "Mary ile tenis oynuyor."

"Tom nerede?" "Mary'yle tenis oynuyor."

Synonyme

ge­ben:
vermek
sein:
olmak
tip­pen:
daktilo etmek
hafifçe dokunmak
tun:
yapmak
wet­ten:
bahse girmek
zei­gen:
göstermek

Antonyme

ar­bei­ten:
çalışmak

Türkische Beispielsätze

Basketbol oynamak ilginçtir.

Spielen übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: spielen. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: spielen. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 366504, 367934, 380147, 386335, 389101, 450269, 477134, 551509, 603996, 606458, 677936, 781829, 840664, 1012355, 1103284, 1343552, 1415084, 1499544, 1569460, 1604472, 1713379, 1913619, 2051094, 2051431, 2221393, 2928349, 2928351, 3576764, 3661901, 3806233, 3847322, 3854595, 4022677, 4115310, 4220063, 4423645, 4464177, 4548955, 4674886, 4727840, 5023530, 5069075, 5206110, 5432481, 5552042, 5609011, 5962814, 6460975, 7010668, 7635946, 7835107, 8047413, 8087001, 8091198, 8105117, 8128328, 8186175, 8294452, 8294496, 8455623, 9663777, 10601927, 10601929, 11257146 & 1705963. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR