Was heißt »ar­bei­ten« auf Türkisch?

Das Verb »ar­bei­ten« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • çalışmak

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Ich arbeite nicht.

Çalışmıyorum.

Ich arbeite.

Çalışıyorum.

Er arbeitete hart, um sein Ziel zu erreichen.

Amacına ulaşmak için sıkı çalıştı.

Im Sommer hat sie in einem Laden gearbeitet.

Yaz için bir mağazada iş buldu.

Ich arbeite gerne.

Ben çalışmayı seviyorum.

Çalışmayı seviyorum.

Bete und arbeite.

Dua et ve çalış.

Dua et ve çabala.

Er arbeitet bei einer Bank.

O bir bankada çalışıyor.

Für wen arbeitest du?

Kim için çalışıyorsun?

Kimin için çalışıyorsun?

Wo arbeitest du?

Nerede çalışıyorsun?

Er arbeitete für einen reichen Mann.

O, zengin bir adam için çalıştı.

In den Sommerferien habe ich in einem Postamt gearbeitet.

Yaz tatili boyunca bir postanede çalıştım.

Das Mädchen, das in der Bäckerei arbeitet, ist hübsch.

Fırında çalışan kız şirin.

Musst du am Sonntag arbeiten?

Pazar çalışmak zorunda mısın?

Pazar günü çalışmaya ihtiyacın var mı?

Je mehr Stunden ich arbeite, desto geringer ist mein Nettostundenlohn.

Ne kadar daha fazla saat çalışırsam, saatlik ücretim o kadar azalıyor.

Wo arbeitet er?

O nerede çalışıyor?

Als was arbeitet dein Vater?

Baban ne olarak çalıştı?

Ich arbeite hier.

Burada çalışıyorum.

Meine Schwester arbeitet als Englischlehrerin.

Kız kardeşim ingilizce öğretmeni olarak çalışıyor.

Jeden Tag gehe ich um acht aus dem Haus und fange um neun zu arbeiten an.

Her gün saat sekizde evden ayrılıyorum ve saat dokuzda çalışmaya başlıyorum.

Wo arbeiten Sie?

Nerede çalışıyorsunuz?

Mein Vater und mein großer Bruder arbeiten in dieser Fabrik.

Babam ve büyük erkek kardeşim bu fabrikada çalışırlar.

Diese Woche habe ich viel gearbeitet.

Bu hafta çok çalıştım.

Sie ist ja zweifellos eine der schönsten Tänzerinnen, die bei uns arbeiten.

O, şüphesiz bizimle çalışan en güzel dansçılardan biri.

Er arbeitet nicht, er ist arbeitslos.

Çalışmıyor, işsiz.

Unter dieser Bedingung können wir nicht zusammen arbeiten.

Bu şartlar altında birlikte çalışamayız.

Weil Ihr Vater hier gearbeitet hat.

Çünkü onun babası burada çalıştı.

Wenn ihr wollt, dass die, die arbeiten, glücklich sind, müsst ihr ihnen einen ausreichenden Lohn zahlen.

Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz.

Sie arbeiten nachts.

Onlar gece çalışırlar.

Wenn du deinen Traum verwirklichen möchtest, musst du härter arbeiten.

Hayalini gerçekleştireceksen, daha fazla çalışmak zorundasın.

Um Geld zu verdienen, arbeitete er viel.

O para kazanmak için çok çalıştı.

Tom arbeitet nie des Sonntags.

Tom pazar günü asla çalışmaz

Ich muss morgen arbeiten.

Yarın çalışmalıyım.

Tom und seine Frau müssen beide arbeiten, um über die Runden zu kommen.

Tom ve karısı kıt kanaat geçinmek için her ikisi çalışmak zorunda.

Ich arbeite hier schon seit vielen Wochen.

Ben zaten haftalardır burada çalışıyorum.

Ich habe in Boston gearbeitet.

Boston'da çalıştım.

Tom und Maria arbeiten beide im selben Supermarkt.

Tom ve Mary'nin ikisi de aynı süpermarkette çalışıyorlar.

Würdest du für mich arbeiten?

Benim için çalışır mısın?

Tom kann morgen nicht arbeiten.

Tom yarın çalışamaz.

Mein Vater arbeitet bei einer Bank.

Babam bir banka için çalışıyor.

Ich habe drei Jahre in Boston gearbeitet.

Üç yıl Boston'da çalıştım.

Ich habe mit ihr gearbeitet.

Onunla çalışıyordum.

Wenn du hart arbeitest, wirst du derjenige sein, der die Zukunft gestaltet.

Çok sıkı çalışırsan, geleceğe şekil verecek olan sen olursun.

Ich habe bereits drei Stunden gearbeitet.

Önceden üç saat çalıştım.

Ich habe schon seit Jahren nicht mehr gearbeitet.

Yıllardan beri çalışmadım.

Tom arbeitet in einem Holzlager.

Tom bir kereste deposunda çalışır.

Tom arbeitet in einem Supermarkt.

Tom bir süper markette çalışmaktadır.

Tom bir süpermarkette çalışır.

Ich bin Lehrer, ich arbeite an einem Gymnasium.

Ben öğretmenim, bir lisede çalışıyorum.

Mary arbeitet als Model.

Mary model olarak çalışıyor.

Ich arbeite bei einem Optiker.

Bir gözlükçüde çalışıyorum.

Wie viele Stunden in der Woche arbeiten Sie?

Haftada kaç saat çalışıyorsunuz?

Ich arbeite 45 Stunden in der Woche.

Haftada kırk beş saat çalışıyorum.

Tom arbeitet hart, um sein Englisch zu verbessern.

Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.

Meine Frau ist Verkäuferin, aber sie arbeitet derzeit nicht.

Eşim tezgâhtar, ama şimdi çalışmıyor.

Nein, ich arbeite am Wochenende nicht.

Hayır, hafta sonunda çalışmıyorum.

Ich arbeite mit dem computerunterstützten Zeichenprogramm.

Bilgisayar destekli tasarım programı ile çalışıyorum.

Ich arbeite nicht gerne hier.

Burada çalışmayı sevmiyorum.

Der Affe stiehlt, weil er nicht arbeitet.

Maymun çalıyor, çünkü çalışmıyor.

Ich will hier nicht mehr arbeiten.

Artık burada çalışmak istemiyorum.

Ich weiß nicht, wo du arbeitest.

Senin nerede çalıştığını bilmiyorum.

Wir werden sehen, wie er arbeitet.

Onun nasıl çalıştığını göreceğiz.

Erzähle niemanden, dass du fliegen willst, sonst arbeiten sie daran, dich abstürzen zu lassen.

Uçmak istediğini kimseye söyleme, yoksa düşürmeye çalışırlar.

Du musst viel arbeiten.

Çok çalışmak zorundasın.

Du musst noch mehr arbeiten.

Daha çok çalışmalısın.

Ich rate dir, arbeite viel!

Sana tavsiyem; çok çalış!

Heute arbeiten? Ich mache heute mal blau!

Bugün çalışmak mı? Bugün kendime tatil ilan ettim!

Daran sollten wir arbeiten!

Bunun üzerinde çalışmalıyız!

Am Freitag arbeite ich im Büro.

Ben cuma ofiste çalışıyorum.

Tom arbeitet im „Siliciumtal“.

Tom, Silikon Vadisi'nde çalışıyor.

Ich will nicht, dass du da arbeitest.

Orada çalışmanı istemiyorum.

Er arbeitet langsam.

O yavaşça çalışır.

Tom arbeitet in einem italienischen Restaurant.

Tom bir İtalyan restoranında çalışıyor.

Ich arbeite zu Hause.

Ben evde çalışıyorum.

Für wen arbeiten Sie?

Kim için çalışıyorsunuz?

Sie arbeitete.

Çalıştı.

Tom will morgen nicht arbeiten.

Tom yarın çalışmak istemiyor.

„Wo ist denn Tom?“ – „Der arbeitet heute nicht.“

"Tom nerede?" "O bugün çalışmıyor."

Ihr Vater war Traktorfahrer, und ihre Mutter arbeitete in einer Textilfabrik.

Babası bir traktör sürücüsüydü ve annesi bir tekstil fabrikasında çalıştı.

Elisa arbeitet. Ihre Kinder sind in der Schule.

Elisa işte. Onun çocukları okulda.

Als ich so alt war wie du, da habe ich schon gearbeitet.

Senin yaşlarındayken çalışıyordum.

Man muss hart arbeiten, um zu regieren.

Yönetmek için çok çalışmalısın.

Synonyme

ge­hen:
devam etmek
gitmek
işlemek
ispat etmek
kanıtlamak
satmak
tolerans göstermek
yetişmek
yürümek
lau­fen:
koşmak
yürümek
ru­mo­ren:
gürültü yapmak

Antonyme

ka­putt:
bitik
bitkin
bozuk
kırık
yorgun
ru­hen:
dinlenmek
istirahat etmek

Türkische Beispielsätze

  • Arkadaşım çalışmak için kütüphaneye gider.

  • Uçak çalışmak üzere.

  • Bugünden itibaren derslerime daha çok çalışmak için karar verdim.

Untergeordnete Begriffe

ver­ar­bei­ten:
hazmetmek
işlemek
sindirmek
yüzleşmek

Arbeiten übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: arbeiten. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: arbeiten. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 333486, 333596, 352093, 353255, 362810, 369582, 396640, 410310, 410316, 412159, 550234, 617787, 619270, 621913, 693391, 704690, 825547, 872099, 952401, 989073, 1005390, 1160556, 1220646, 1290072, 1471052, 1550253, 1711457, 1783148, 1816682, 1864996, 1934188, 2185306, 2299658, 2711052, 2991438, 3032110, 3288673, 3331962, 3460285, 3519516, 3692936, 3715988, 3844512, 3863869, 3939925, 4157050, 4543921, 4550179, 4608481, 4608485, 4608489, 4814482, 4822157, 4822204, 4839687, 4914344, 4992341, 5233835, 5803796, 5962773, 6617282, 6776809, 6776916, 6776924, 6876901, 7042201, 7776134, 7836770, 7901167, 8128373, 8194695, 8328730, 8364226, 8860792, 9870534, 9950559, 10474072, 10665251, 11406956, 11490863, 4140082, 4263120 & 5739955. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR