Was heißt »suchen« auf Türkisch?
Das Verb »suchen« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:
- aramak
Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen
Ich ziehe es vor, eine Lösung für Probleme zu suchen und sie nicht nur anzuprangern.
Ben problemleri çözmeyi tercih ederim , sadece onlara rapor vermeyi değil.
Er sucht eine bessere Arbeit.
O daha iyi bir iş arıyor.
Daha iyi bir iş arıyor.
Er suchte Schutz vor dem Regen.
Yağmurdan korunmak için sığınak aradı.
Was suchst du?
Neyi arıyorsun?
Danach habe ich gesucht.
Bu benim aradığım şey.
Das Mädchen ging in den Wald und suchte Pilze.
Kız ormana gitti ve mantar aradı.
Das Mädchen ging in den Wald, um Pilze zu suchen.
Kız mantar aramak için ormana gitti.
Ich suche meine Freunde.
Arkadaşlarımı arıyorum.
Ich suchte überall, aber ich kann meine Geldbörse nicht finden.
Her yeri aradım fakat cüzdanımı bulamıyorum.
Er kam nach New York, um eine Arbeit zu suchen.
Bir iş aramak için New York'a geldi.
İş aramak için New York'a geldi.
Tom sucht nach einer Ausrede, um nicht ins Theater gehen zu müssen.
Tom, tiyatroya gitmek zorunda olmamak için bahane arıyor.
Er lief durch die Straßen und suchte seinen Sohn.
Oğlunu arayarak caddeleri dolaştı.
Viele Studenten suchen Teilzeitjobs.
Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.
Ich suche Andy. Wisst ihr, wo er ist?
Ben Andy'yi arıyorum. Nerede olduğunu biliyor musun?
Das ist nicht das, was ich suche.
Bu benim aradığım şey değil.
Sie suchte ihren verlorengegangenen Jungen.
Kaybolan oğlunu arıyordu.
Ich suche Tom. Hast du ihn gesehen?
Tom'u arıyorum. Onu gördün mü?
Das Kind, dessen Spielzeug ich suche, ist mein Sohn.
Oyuncağını aradığım çocuk benim oğlum.
Tom sucht seine Geldbörse.
Tom cüzdanını arıyor.
Was sucht sie?
O ne arıyor?
Ich suchte Tom.
Tom'u aradım.
Sag mir sofort, wer das war und was er hier gesucht hat!
Bana hemen kim olduğunu ve burada ne aradığını söyle!
Wir suchen jemanden, der fließend Französisch spricht.
Fransızca'da uzman birisini arıyoruz.
Ich suche den Schlüssel.
Anahtarı arıyorum.
Das ist genau das, was ich gesucht habe.
Bu tam aradığım şey.
Wer einen Freund ohne Fehler sucht, bleibt ohne Freund.
Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.
Schicksal ist, wenn zwei Menschen sich finden, die sich nie gesucht haben.
Kader iki kişinin birbirini aramadan bulmasıdır.
Wo hast du das gefunden? Ich habe überall danach gesucht!
Bunu nereden buldun? Her yeri ararken altüst ettim!
Ich suche ein Klavier für meine Tochter.
Kızım için bir piyano arıyorum.
Ich suche meine Katze.
Ben kedimi arıyorum.
An der Schule, auf die Tom geht, wird ein neuer Französischlehrer gesucht.
Tom'un gittiği okul yeni bir Fransızca öğretmeni arıyor.
Das Leben ist nicht zu Ende, nur weil ein Traum nicht in Erfüllung ging. Es hat nur einen Weg versperrt, damit man einen anderen sucht.
Bir hayalin gerçekleşmedi diye, hayat bitmedi. Sadece yeni bir yol bulabilesin diye, bir yolun kapanmıştır.
Glück findest du nicht, wenn du es suchst, sondern wenn du zulässt, dass es dich findet.
Mutluluğa aradığında değil, onun seni bulmasına izin verdiğinde ulaşırsın.
Wenn du jemanden suchst, der dein Leben verändern kann, dann schau in den Spiegel.
Eğer hayatını değiştirecek birini arıyorsan, aynaya bak.
Woran deine Augen hängen bleiben, zeigt dir, wonach deine Seele sucht.
Bir şeye gözlerinin takılı kalması, sana ruhunun neyi aradığını gösterir.
Es gibt keine perfekte Beziehung. Also suche dir jemanden, mit dem du in Himmel und Hölle zusammen sein kannst.
Kusursuz bir ilişki diye bir şey yoktur. O yüzden kendine hem cennette, hem de cehennemde beraber olabileceğin birini bul!
Wer Freunde ohne Fehler sucht, bleibt ohne Freunde.
Kusursuz bir arkadaş arayan, arkadaşsız kalır.
Wenn du keinen Frieden in dir selbst findest, hat es keinen Sinn, ihn woanders zu suchen..
Huzuru kendi içinde bulamıyorsan, onu baṣka bir yerde aramanın hiçbir anlamı yok.
Der Mann, den ich suche, ist mein Onkel.
Kendisini aradığım adam amcamdır.
Ist es diese Brille, nach der du suchst?
Bu aradığın gözlükler mi?
Wir suchen das Wunderbare außerhalb von uns, und doch tragen wir es in uns.
Biz harika olanı dışımızda arıyoruz, oysaki onu içimizde taşıyoruz.
Gib auf, dein Glück an dem Ort zu suchen, an dem du es verloren hast!
Kaybettiğin yerde mutluluğunu aramaktan vazgeç!
Ich habe dich nicht gesucht, aber als ich zum ersten Mal in deine Augen sah, wusste ich, dass ich zu Hause war.
Seni aramadım, ama gözlerine ilk baktığımda, yuvama geldiğimi anladım.
Tom hat den Schlüssel gefunden, den er gesucht hatte.
Tom aradığı anahtarları buldu.
Tom sagte, Maria suche keine Arbeit.
Tom, Mary'nin bir iş aramadığını söyledi.
Du musst deine Fehler nicht suchen. Das machen schon die anderen.
Hatalarını kendin bulmana hiç gerek yok, çünkü bunu senin için başkaları yapıyor.
Du wirst von der Polizei gesucht.
Polis tarafından aranıyorsun.
Tom sagte mir, dass er Maria suche.
Tom bana Mary'yi aradığını söyledi.
Ich suche ein gutes Hotel.
Ben iyi bir otel arıyorum.
Das Schlimmste, was passieren kann, ist nicht sein Ziel zu verlieren, sondern zu resignieren und sich kein neues mehr zu suchen.
Olabilecek en kötü şey, hedefinizi kaybetmek değil, yılmaktır ve kendinize yeni bir hedef aramamaktır.
Ich suche meinen Bruder. Hast du ihn gesehen?
Kardeşimi arıyorum. Onu gördün mü?
Ich suche Freunde, die sofort entwerfen können.
Hemen tasarım yapabilecek arkadaşları arıyorum.
Johannes sucht ein Buch über japanische Geschichte.
John Japon tarihi üzerine bir kitap arıyor.
Zu den vielen Fragen, auf die Wissenschaftler eine Antwort suchen, zählen, ob es auf dem Mars flüssiges Wasser gibt und wie das Sonnensystem entstanden ist.
Bilim adamlarının cevaplamaya çalıştığı pek çok soru arasında Mars'ta sıvı su olup olmadığı ve güneş sisteminin nasıl oluştuğu yer alıyor.
Ich suche meine Frau.
Karımı arıyorum.
Wir suchen eine Rechtsanwältin.
Biz bir avukat arıyoruz.
Dich suche ich.
Seni arıyorum.
Synonyme
- recherchieren:
- araştırmak
- wollen:
- istemek
Antonyme
- finden:
- bulmak
Untergeordnete Begriffe
- ausschreiben:
- yazmak
- recherchieren:
- araştırmak