Das Substantiv »Ich« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:
ben
Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen
Ich muss schlafen gehen.
Uyumam lazım.
Ich war in den Bergen.
Dağlardaydım.
Ich vermisse dich.
Seni özlüyorum.
Ich werde ihn erschießen.
Onu vuracağım.
Ich hasse es, wenn viele Leute da sind.
Bir sürü insan olduğunda bundan nefret ediyorum.
Ich kann es auch nicht erklären.
Onu ben de açıklayamam.
Ich spreche kein Japanisch.
Japonca konuşmuyorum.
Ich denke, dass Prüfungen die Erziehung ruinieren.
Bence sınavlar eğitimi mahvediyor.
Ich verstehe kein Deutsch.
Almancayı anlamıyorum.
Ich akzeptiere, aber nur unter einer Bedingung.
Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.
Ich bin verrückt nach dir.
Ben senin için deli oluyorum.
Ich ziehe es vor, eine Lösung für Probleme zu suchen und sie nicht nur anzuprangern.
Ben problemleri çözmeyi tercih ederim , sadece onlara rapor vermeyi değil.
Ich hätte gerne Batterien für dieses Gerät.
Bu cihaz için pilleri istiyorum.
Ich habe mit Freunden gesprochen.
Ben arkadaşlarla konuştum.
Ich muss einen Brief schreiben. Hast du Papier?
Mektup yazmam gerekiyor. Kağıdın var mı?
Ich bin ein Mann.
Ben bir erkeğim.
Ich höre Musik.
Müzik dinliyorum.
Ich werde es probieren.
Deneyeceğim.
Ich mag ihn, nicht weil er freundlich ist, sondern weil er ehrlich ist.
Onu kibar olduğu için değil ama onurlu olduğu için seviyorum.
Ich arbeite nicht.
Çalışmıyorum.
Ich arbeite.
Çalışıyorum.
Ich hätte gerne eine Hotelreservierung.
Bir otel rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
Ich habe eine Frage.
Benim bir sorum var.
Bir sorum var.
Ich gehe nicht dorthin zurück.
Oraya geri dönmeyeceğim.
Ich mag keine Äpfel.
Elmaları sevmem.
Ich bin ein Läufer.
Koşucuyum.
Ich bin besorgt über das Ergebnis.
Sonuçtan endişe ediyorum.
Ich kenne die Wahrheit.
Ben gerçeği biliyorum.
Ich bekomme immer mehr graue Haare.
Giderek daha fazla saçım beyazlıyor.
Ich denke, also bin ich.
Düşünüyorum, öyleyse varım.
Ich bin bereit.
Ben hazırım.
Hazırım.
Ich gehöre zum Tennisclub.
Tenis kulübüne dahilim.
Ich kann nicht ohne Brille lesen.
Gözlüksüz okuyamam.
Ich werde ein Auto kaufen.
Bir araba alacağım.
Ich habe nicht die Absicht, Ihnen das Ergebnis mitzuteilen.
Sizinle sonucu paylaşma niyetinde değilim.
Ich vertraue ihm.
Ona güveniyorum!
Ich würde lieber rausgehen statt drinnen zu bleiben.
İçeride durmaktansa dışarı gitmeyi tercih ederim.
Ich lese gerne Bücher.
Kitap okumayı seviyorum.
Ben kitap okumayı severim.
Ben kitapları okumayı severim.
Ich spreche ein bisschen Japanisch.
Ben biraz Japonca konuşuyorum.
Ich schreibe einen Brief.
Mektup yazıyorum.
Ich habe gestern meinen Freund Tom besucht.
Dün arkadaşım Tom'u ziyaret ettim.
Ich denke, ich werde mich ein bisschen hinlegen.
Sanırım biraz uzanacağım.
Ich brauche eine Briefmarke.
Bir posta puluna ihtiyacım var.
Ich werde sie morgen besuchen.
Onu yarın görmeye gideceğim.
Ich bin 19 Jahre alt.
19 yaşındayım.
Ich bin für diesen Fehler verantwortlich.
Hatadan ben sorumluyum.
Ich habe gestern mein Gehalt bekommen.
Dün maaşımı aldım.
Ich habe einen Hund.
Benim bir köpeğim var.
Ich spreche täglich Englisch.
Her gün İngilizce konuşurum.
Her gün İngilizce konuşuyorum.
Ich habe es selbst gemacht.
Kendim yaptım.
Ich bin beschäftigt.
Meşgulüm.
Ben meşgulüm.
Ich weiß nicht.
Bilmem.
Ich mag Hunde.
Köpekleri severim.
Ich kenne deinen Vater.
Babanı tanıyorum.
Senin babanı tanıyorum.
Ben senin babanı tanıyorum.
Ich bewundere dein Talent.
Yeteneğine hayranım.
Ich mag rote Rosen.
Ben kırmızı gülleri severim.
Ich war gestern beschäftigt.
Dün meşguldüm.
Ich will einen Toyota.
Ben bir Toyota istiyorum.
Ich will schlafen.
Uyumak istiyorum.
Ich will ein eigenes Zimmer.
Bana ait bir oda istiyorum.
Ich will Geld.
Ben para istiyorum.
Ich brauche dich.
Sana ihtiyacım var.
Ich habe es für 10 Dollar gekauft.
Onu on dolara aldım.
Ich frage mich, wer dieses Mädchen ist.
Şu kız kim acaba.
Ich habe ein Auto.
Benim bir arabam var.
Ich habe eine Familie.
Benim bir ailem var.
Benim ailem var.
Ich kann schwimmen.
Yüzebilirim.
Ich weiß.
Biliyorum.
Ich weiß, dass Sie Lehrer sind.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
Senin bir öğretmen olduğunu biliyorum.
Ich weiß nicht, wie ich Ihnen danken soll.
Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum.
Ich komme.
Geliyorum.
Ben geliyorum.
Ich habe ein Flugzeug gesehen.
Bir uçak gördüm.
Ich habe das Buch schon gelesen.
Bu kitabı zaten okumuştum.
Ich möchte nur, dass du kommst.
Ben sadece gelmeni istiyorum.
Ich bin Student.
Ben öğrenciyim.
Ich bin Arzt.
Ben bir doktorum.
Ich bin immer beschäftigt.
Ben daima meşgulüm.
Ich habe einen Kugelschreiber, aber ich möchte einen anderen.
Bir tükenmez kalemim var ama başka bir tane istiyorum.
Ich gehe jetzt.
Şimdilik gidiyorum.
Ich habe dich gestern sehr vermisst.
Dün seni çok özledim.
Ich habe diesen Kugelschreiber für 2 Dollar gekauft.
Bu tükenmez kalemi iki dolara satın aldım.
Ich trage nicht gerne die Sachen von anderen Leuten.
Başka birinin elbiselerini giymeyi sevmem.
Başkasının elbiselerini giymeyi sevmem.
Ich wünschte, du hättest mir das gesagt.
Keşke onu bana söyleseydin.
Ich liebe sie.
Onu seviyorum.
Onları seviyorum.
Ich kann Englisch sprechen.
İngilizce konuşabilirim.
Ben İngilizce konuşabilirim.
Ich arbeite gerne.
Ben çalışmayı seviyorum.
Çalışmayı seviyorum.
Ich mag keine Musik.
Ben müzik sevmiyorum.
Ich bin sicher, dass unsere Mannschaft gewinnen wird.
Bence takımımızın kazanacağı kesin.
Ich mag Englisch nicht.
İngilizceyi sevmiyorum.
Ich war gestern sehr beschäftigt.
Dün çok meşguldüm.
Ich habe "Star Wars" zweimal gesehen.
"Yıldız Savaşları"nı iki defa izledim.
Ich habe meine Hausaufgaben endlich fertig gemacht; jetzt kann ich ins Bett gehen.
Sonunda ödevimi bitirdim; şimdi yatağa gidebilirim.
Ich weiß nicht, was das ist.
Onun ne olduğunu bilmiyorum.
Ich habe viele Kameras.
Çok fazla kameram var.
Ich mag keine dieser Platten.
Bu plaklardan hiçbirini beǧenmedim.
Ich glaube nicht, dass das eine weise Entscheidung war.
Onun akıllıca bir karar olduğunu sanmıyorum.
Ich habe kein Auto.
Bir arabam yoktur.
Arabam yok.
Ich gehe nicht in die Schule.
Okula gitmem.
Ich lebe alleine in diesem Haus.
Ben bu evde tek başıma yaşıyorum.
Ich schaue gerne Fußballspiele.
Futbol oyunlarını izlemeyi severim.
Türkische Beispielsätze
Artık ben de bir doktorum.
Seni bilmem ama ben bir kola içerim.
27 Kasım günü gece yatağıma gittiğimde kör kedimi kucağıma aldım ve ona şunu dedim. "Bu dünyada seninle ben yalnız kaldık." Ama iki gün sonra kör kedim öldü ve yapayalnız kaldım.
Korkak olan ben değilim.
Yine de oyunu ben kazandım.
Kararları ben alırım.
Açık konuşmak gerekirse, ben de olsam aynısını yapardım!
Anne, ben niye kimseyi sevemiyorum?
Bunu ben de bilmiyordum.
sen ve ben, biz okuyoruz.
Eğer güzel bir kadın olsaydın, Van'a seninle birlikte giderdim; ama güzel bir kadın değilsin, ben seninle sadece Diyarbakır'a gideceğim.
Onun başarılarına gelince, ben çok umutluyum.
Dün akşam karım ve ben akşam yemeği için bir arkadaşa gittik.
Annem, babam, kız kardeşim ve ben birazdan arabayla köye gideceğiz.
Doğruyu söylemek gerekirse ben onu sevmiyorum.
Onun burada olmadığını ben zaten sana söylemiştim.
Önce ben bir kendime yardım edeyim de sizi sonra düşünürüm.