Was heißt »weiß« auf Türkisch?

Das Adjektiv »weiß« (auch: weiss) lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • beyaz

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Ich weiß nicht, was du nicht willst, dass ich weiß; also weiß ich nicht, was ich wissen will.

Benim bilmemi istemediğin şeyi bilmiyorum. Yani neyi bilmek istediğimi bilmiyorum.

Ich weiß nicht, ob er es weiß.

Onun bilip bilmediğini bilmiyorum.

Soweit ich weiß, kommt er mit dem Auto.

Bildiğim kadarıyla arabayla geliyor.

Ich weiß nicht.

Bilmem.

Ich weiß.

Biliyorum.

Ich weiß, dass Sie Lehrer sind.

Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.

Senin bir öğretmen olduğunu biliyorum.

Ich weiß nicht, wie ich Ihnen danken soll.

Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum.

Ich weiß nicht, was das ist.

Onun ne olduğunu bilmiyorum.

Soweit ich weiß, ist das Gerücht nicht wahr.

Bildiğim kadarıyla söylenti doğru değil.

Ich weiß nicht, wann er kommt.

Onun ne zaman geleceğini bilmiyorum.

Der Sand am Strand war weiß.

Plajda kum beyazdı.

Ich weiß nichts.

Bir şey bilmiyorum.

Ich weiß, dass Sie reich sind.

Zengin olduğunu biliyorum.

Ich weiß nicht, wie spät es ist.

Saatin kaç olduğunu bilmiyorum.

Der Hund ist weiß.

Köpek beyaz.

Ich habe eine Katze und einen Hund. Die Katze ist schwarz und der Hund ist weiß.

Benim bir kedim ve bir köpeğim var. Kedi siyah ve köpek beyazdır.

Sie weiß genau, wie man ihn zum Orgasmus bringt.

Onun nasıl orgazm edileceğini tamı tamına biliyor.

Soweit ich weiß, ist er unschuldig.

Bildiğim kadarıyla o masumdur.

Ich weiß, was das ist.

Onun ne olduğunu biliyorum.

Ja. Nein. Vielleicht. Ich weiß nicht.

Evet. Hayır. Belki. Bilmiyorum.

Ich weiß nicht, womit ich es öffnen soll.

Onu ne ile açacağımı bilmiyorum.

Jeder weiß das.

Herhangi biri onu bilir.

Ich weiß das.

Onu biliyorum.

Das Papier ist weiß.

Kağıt beyazdır.

Kağıt beyaz.

Ich weiß, wie du heißt.

Senin adının ne olduğunu biliyorum.

Das Haus ist weiß gestrichen.

Ev beyaz boyalıdır.

Jeder weiß es.

Hiç kimse bilmiyor.

Soweit ich weiß, war er ein guter Schüler.

Bildiğim kadarıyla, o iyi bir öğrenciydi.

Sie weiß nicht, worüber sie mit ihm sprechen soll.

Onunla ne hakkında konuşması gerektiğini bilmiyor.

Ich weiß das nicht.

Bunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wann sie zurück sein wird.

Onun ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.

Er weiß nicht, wie er antworten soll.

Nasıl cevap vereceğini bilmiyor.

Ich weiß nicht, ob die Geschichte stimmt oder nicht.

Hikayenin doğru olup olmadığını bilmiyorum.

Tom weiß nicht, wo Mary jetzt ist.

Tom Mary'nin şimdi nerede olduğunu bilmiyor.

Tom weiß nicht, wann Mary Boston verlassen wird.

Tom Mary'nin Boston'dan ne zaman ayrılacağını bilmiyor.

Ich weiß nicht, ob heute Dienstag oder Mittwoch ist.

Bugün salı mı yoksa çarşamba mı, bilmiyorum.

Tom weiß nicht den Unterschied zwischen einem Waggon und einer Vagina.

Tom bir araba ve bir vajina arasındaki farkı bilmiyor.

Ich bin ein Idealist. Ich weiß nicht wohin ich gehe, aber ich bin unterwegs.

Ben idealistim. Nereye gittiğimi bilmiyorum ama yolumdayım.

Ich weiß nicht, ob es gut ist oder nicht.

Onun iyi olup olmadığını bilmiyorum.

Ich weiß, ich bin zu spät, aber ich habe eine gute Ausrede.

Biliyorum geciktim ama iyi bir bahanem var.

Ich weiß, welches der beiden Mädchen dir besser gefällt.

İki kızdan hangisini daha çok sevdiğini biliyorum.

Ich glaube, dass Tom Dinge weiß, die wir nicht wissen.

Bence Tom bizim bilmediğimiz şeyleri biliyor.

Ich weiß, was du getan hast.

Ne yaptığını biliyorum.

Er weiß, wie man einen Hubschrauber fliegt.

O, helikopterin nasıl kullanılacağını biliyor.

Er weiß, wie man diese Waffe verwendet.

Bu silahın nasıl kullanılacağını bilir.

Bu silahın nasıl kullanılacağını biliyor.

Ich weiß nicht, was ich will.

Ne istediğimi bilmiyorum.

Ne yapmak istediğimi bilmiyorum.

Das da ist meins. Ich weiß nicht, wo deins ist.

Bu benimki. Seninkinin nerede olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß es nicht, noch kümmert's mich.

Ne biliyorum ne de umursuyorum.

Sie weiß von meinem geheimen Plan.

O, benim gizli planımın farkındadır.

Dieser Stift ist weiß.

Bu kalem beyazdır.

Ich weiß, dass Tom nicht dein Freund ist.

Tom'un senin erkek arkadaşın olmadığını biliyorum.

Das weiß keiner so genau.

Kimse bunu çok iyi bilemez.

Ich weiß es nicht, wie ich das auf Japanisch übersetzen kann.

Onun Japoncaya nasıl çevrildiğini bilmiyorum.

Ich weiß nicht, worüber das Baby lacht.

Bebeğin neye güldüğünü bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wie ich es machen soll.

Onu nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wie alt Tom ist.

Tom kaç yaşında bilmiyorum.

Es ist weiß.

O beyazdır.

Ich weiß, dass es nicht leicht ist.

Kolay olmadığını biliyorum.

Alle Schwäne sind weiß.

Bütün kuğular beyazdır.

Ich habe in letzter Zeit gar keine Zeitung gelesen; daher weiß ich nicht einmal, wer in der Wahl dieses Jahr kandidiert.

Son zamanlarda hiç gazete okumadım, bu yüzden bu yıl seçimlerde kimin aday olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wo sie ist.

Onun nerede olduğunu bilmiyorum.

Er weiß kaum etwas darüber.

Onun hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyor.

Sie weiß nichts von den Blümchen und den Bienchen.

Kuşlar ve arılar hakkında hiçbir şey bilmiyor.

Ich weiß das selbst sehr gut.

Kendimi bu kadar tanıyorum.

Ich weiß den genauen Zeitpunkt, wann das passiert ist.

Onun olduğu tam zamanı biliyorum.

Ich weiß nicht, wo Tom ist.

Tom'un nerede olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wer du bist.

Senin kim olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wer Sie sind.

Sizin kim olduğunuzu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wie ich es erklären soll.

Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wo Maria wohnt.

Mary'nin nerede yaşadığını bilmiyorum.

Sag mir etwas, das ich nicht weiß.

Bana benim bilmediğim bir şey söyle.

Ich weiß nicht, ob er es für mich gemacht hätte.

Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum.

Tom weiß nicht, was schiefging.

Tom neyin yanlış gittiğini bilmiyor.

Ich weiß bereits, wer du bist.

Senin kim olduğunu zaten biliyorum.

Maria weiß, was sie will.

Maria ne istediğini bilir.

Maria ne istediğini biliyor.

Ich weiß etwas, was du nicht weißt.

Senin bilmediğin bir şey biliyorum.

Ich weiß noch nicht, wie ich mich entscheiden werde.

Nasıl karar vereceğimi bilmiyorum.

Ich weiß, dass Tom unschuldig ist.

Tom'un masum olduğunu biliyorum.

Mein Haus ist groß, rosa und weiß.

Benim evim büyük, pembe ve beyazdır.

Ich will nicht, dass er weiß, wo ich wohne.

Nerede yaşadığımı bilmesini istemiyorum.

Verwirrt muss ich gestehn, dass ich nicht weiß, wohin ich meinen Argwohn richten soll.

Kafam karıştı, şüphelerimi nereye yönlendireceğimi bilmediğimi itiraf etmeliyim.

Ich weiß nicht, wer sie ist.

Onun kim olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß, dass du noch immer an mich denkst.

Hâlâ beni düşündüğünü biliyorum.

Mein Pferd ist weiß.

Atım beyazdır.

Ich weiß, warum du nicht reden willst. Ich will auch nicht mit dir reden.

Neden konuşmak istemediğini biliyorum ben de seninle konuşmak istemiyorum.

Ich weiß etwas, was du nicht weißt, und das sage ich dir nicht.

Bilmediğin bir şey biliyorum ve onu sana söylemeyeceğim.

Ich weiß nicht einmal, gegen welches Gesetz ich verstoßen habe.

Hangi yasayı ihlal ettiğimi ben bile bilmiyorum.

Ich weiß, dass du mich hören kannst.

Beni duyabildiğini biliyorum.

Tom weiß nicht, was Maria von ihm erwartet.

Tom Mary'nin ondan ne beklediğini bilmiyor.

Ich habe gleich gewusst, was du mir versprechen würdest, und ich weiß auch, dass du es nicht halten wirst.

Bana ne söz vereceğini biliyordum ve tutmayacağını da biliyorum.

Ich weiß nicht, wer meine Mutter ist.

Annemin kim olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß, wie wichtig dir Tom ist.

Tom'un senin için ne kadar önemli olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß, wo du den Fehler gemacht hast.

Nerede hata yaptığını biliyorum.

Ich weiß, wo du den Fehler machen wirst.

Nerede hata yapacağını biliyorum.

Ich weiß, dass ich mich niemals mehr in jemanden werde verlieben können.

Artık kimseye aşık olamayacağımı biliyorum.

Die Tatsache ist, dass er davon nichts weiß.

Gerçek şu ki, onun hakkında hiçbir şey bilmiyor.

Ich weiß, dass du Tom nicht kennst.

Tom'u tanımadığını biliyorum.

Ich weiß nicht, was ich Ihnen sagen soll.

Ne diyeyim size bilmiyorum.

Ich weiß, was du in Boston getan hast.

Boston'da ne yaptığını biliyorum.

Ich weiß, wer die Mörderin ist.

Katilin kim olduğunu biliyorum.

Synonyme

farb­los:
renksiz

Antonyme

blau:
lacivert
mavi
braun:
esmer
kahve rengi
kara
gelb:
sarı
grün:
yeşil
rot:
al-
kırmızı
schwarz:
kara
siyah

Türkische Beispielsätze

  • Onun iki kedisi var biri beyaz biri siyah.

  • Ken'in beyaz bir köpeği var.

  • Onun beyaz bir kedisi var.

  • Tombul beyaz bir kedi, duvarın üstüne oturdu ve onları uykulu gözlerle seyretti.

  • Genellikle beyaz bir gömlek giyerim.

  • Kırmızı şarabı beyaz şaraptan daha fazla severim

  • Sola döndüğünüzde beyaz bir bina göreceksiniz.

  • Mary bugün beyaz giyinmiş.

  • Martılar; siyah, gri ya da beyaz renkte olabilirler.

  • Üzerine beyaz bir şal aldı.

  • Sola döndüğün zaman beyaz bir bina göreceksin.

Weiß übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: weiß. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: weiß. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 2281355, 560565, 348412, 351740, 358382, 358390, 358395, 367240, 367997, 370204, 392716, 406671, 412295, 441127, 441300, 458014, 518368, 553301, 559860, 621824, 655440, 784240, 880696, 880702, 881922, 916043, 932764, 974922, 977147, 982760, 1004964, 1021314, 1070451, 1217636, 1217654, 1274170, 1283641, 1460448, 1509788, 1547148, 1578210, 1678387, 1688270, 1753582, 1762911, 1785044, 1816687, 1865813, 1902433, 1922780, 1971336, 1980765, 2034164, 2058395, 2065164, 2106580, 2116799, 2157547, 2226502, 2228441, 2255527, 2257387, 2293312, 2296132, 2300942, 2317034, 2317036, 2317037, 2318008, 2326498, 2330536, 2389223, 2428922, 2435349, 2447102, 2461945, 2478992, 2491434, 2589698, 2594719, 2792138, 2807645, 2811378, 2814119, 2909514, 3011739, 3026932, 3067664, 3097781, 3137110, 3169199, 3198167, 3207078, 3207081, 3207110, 3327231, 3336146, 3384345, 3460312, 3477569, 850239, 1232509, 1480292, 2307818, 2521534, 3421671, 3654334, 3711690, 4697683, 5069060 & 7928363. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR