Das Substantiv »Tür« (veraltet: Thür) lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:
kapı
Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen
Wenn du in mein Leben eintreten möchtest: die Tür ist offen. Wenn du dich von mir entfernen möchtest: die Tür ist offen. Ich habe nur eine Bitte an dich: bleibe nicht in der Tür stehen, denn so blockierst du nur den Verkehr!
Eğer hayatıma girmek istiyorsan: kapı açık. Eğer benden uzaklaşmak istiyorsan: kapı açık. Sadece bir isteğim var senden: kapıda durma çünkü öyle trafiği tıkıyorsun!
Hayatıma girmek istersen: kapı açık. Benden uzaklaşmak istiyorsan: kapı açık. Senden sadece tek bir ricam var: kapı eşiğinde durma, (alternatifler için) yolu kapatıyorsun!
Er hat die Tür offen gelassen.
O kapıyı açık bıraktı.
Öffne die Tür nicht.
Kapıyı açma.
Schließ die Tür.
Kapıyı kapat.
Das erklärt, wieso die Tür offen war.
O, kapının niçin açık olduğunu açıklıyor.
Die Türen waren geschlossen.
Kapılar kapalıydı.
Mach diese verdammte Tür zu!
Kahrolası kapıyı kapa!
Die Tür ist auf.
Kapı açıktır.
Kapı açık.
Ich hörte jemanden an der Tür klopfen.
Birinin kapıyı çaldığını duydum.
Ich habe die Tür abgeschlossen.
Kapıyı kilitledim.
Ich habe die Tür blau angestrichen.
Kapıyı maviye boyadım.
Warst du derjenige, der letzte Nacht die Tür offen gelassen hat?
Dün gece kapıyı açık bırakan sen miydin?
Nachdem ich einige Minuten lang vergeblich auf eine Antwort gewartet hatte, öffnete ich die Tür und betrat das Haus.
Cevabını birkaç dakika boyunca boşu boşuna bekledikten sonra kapıyı açtım ve eve girdim.
Tom löschte das Licht und schloss die Tür.
Tom ışıkları söndürüp kapıyı kapattı.
Wurde die Tür geschlossen?
Kapı kapatıldı mı?
War die Tür zu?
Kapı kapalı mıydı?
Ich werde die Tür nicht schließen.
Kapıyı kapatmayacağım.
Da ist jemand an der Tür, der dich sprechen will.
Kapıda seninle konuşmak isteyen biri var.
Sie hat mich vor die Tür gesetzt.
O, beni kapının önüne koydu.
Die Türen sind verschlossen.
Kapılar kilitli.
Tom musste das Schild an der Tür dreimal lesen, bevor er es verstand.
Tom onu anlamadan önce kapıdaki levhayı üç kez okumak zorunda kaldı.
Meine Eltern haben mich vor die Tür gesetzt.
Ebeveynim beni kapının önüne koydu.
An der Innenseite der Tür befindet sich ein Knopf.
Kapının iç tarafında bir buton var.
Danke, dass du die Tür zugemacht hast.
Kapıyı kapattığın için teşekkürler.
Gott schließt nie eine Tür, ohne eine andere zu öffnen.
Tanrı bir kapıyı açmadan, bir kapıyı asla kapamaz.
Du hättest alle Türen abschließen oder wenigstens zumachen sollen.
Bütün kapıları kilitlemeli, en azından kapatmalısın.
Du bist vor die Tür gesetzt worden.
Kapının önüne koyuldun.
Tom öffnete dem Hund die Tür.
Tom köpek için kapıyı açtı.
Gib nicht so schnell auf. Manche Tür, von der du glaubst, sie sei verschlossen, klemmt nur ein wenig.
Hemen pes etme. Kapalı sandığın bazı kapılar, sadece biraz açılmakta zorlanıyorlar.
Schwere Zeiten werden schöne Türen öffnen.
Zor zamanlar güzel kapılar açacaktır.
Die Tür ging von selbst zu.
Kapı kendi kendine kapandı.
Es vergeht sehr viel Zeit, bis du erkennst, dass du für einige verschlossene Türen dankbar sein solltest!
Bazı kilitli kapılar için minnettar olman gerektiğini fark edinceye kadar çok fazla zaman geçer!
Wenn sich eine Tür schließt, sollte man auch nicht mehr durch das Schlüsselloch schauen.
Bir kapı kapandığında, artık anahtar deliğinden bakmamalısın.
Tom öffnete mir die Tür.
Tom benim için kapıyı açtı.
Tom schlug die Tür des Schließfachs zu.
Tom dolap kapısını çarparak kapattı.
Eine Tür, die sich nicht öffnen lässt, ist nicht für dich bestimmt.
Zorlamana rağmen açılmayan kapı, senin kısmetin değildir.