Was heißt »Wahr­heit« auf Türkisch?

Das Substantiv »Wahr­heit« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • gerçek
  • hakikat

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Je mehr sich eine Gesellschaft von den Wahrheiten entfernt, desto mehr hasst sie diejenigen, die die Wahrheit sagen.

Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçekleri söyleyenlerden de o kadar nefret eder.

Die meisten Leute wollen nur ihre eigene Wahrheit hören.

Çoğu insan, sadece kendi gerçeklerini duymak ister.

Ich kenne die Wahrheit.

Ben gerçeği biliyorum.

Wir kennen die Wahrheit noch nicht.

Daha doğruyu bilmiyoruz.

Ich denke, dass sie die Wahrheit kennt.

Sanırım gerçeği biliyor.

Ein Freund ist Platon, aber eine größere Freundin ist die Wahrheit.

Platon bir arkadaştır, ama gerçek daha büyük bir arkadaştır.

Im Wein liegt die Wahrheit.

Hakikat şaraptadır.

Besser ist, es gibt Skandal, als dass die Wahrheit zu kurz kommt.

Gerçeğin göz ardı edilmesindense bir skandal olması daha iyidir.

Betrunkene und Kinder sagen die Wahrheit.

Sarhoşlar ve çocuklar doğruyu söylerler.

Während wir heranwachsen, entdecken wir, dass die Wahrheit zu sagen nicht immer eine gute Idee ist.

Büyürken, gerçeği söylemenin her zaman güzel bir fikir olmadığını fark ediyoruz.

Die Wahrheit ist, dass ich lüge.

Gerkçek şu ki, yalan söylüyorum.

Sein Sekretär scheint die Wahrheit zu kennen.

Onun sekreteri gerçeği biliyor gibi görünüyor.

Möchten Sie andeuten, dass ich nicht die Wahrheit sage?

Gerçeği söylemediğimi mi ima ediyorsun?

Die Wahrheit hat ein schönes Angesicht, aber zerrissene Kleider.

Gerçeğin yüzü güzeldir ama elbiseleri yırtıktır.

Das Gerücht ist immer größer als die Wahrheit.

Söylenti daima gerçekten daha büyüktür.

Es ist eine alte Wahrheit, dass man in der Politik oft vom Feinde lernen muss.

Siyasette sık sık düşmandan bir şeyler öğrenilmesi gerektiği, eski bir hakikattir.

Er sagte nicht die Wahrheit.

Doğruyu söylemedi.

Sehr viele Menschen leben davon, dass die Wahrheit auf Erden so schwer zu finden ist: die Detektive, Rechtsanwälte, Richter, Schriftsteller, Wissenschaftler, Philosophen, Geistlichen und viele andere.

Dedektifler, avukatlar, yargıçlar, yazarlar, bilim adamları, filozoflar, din adamları ve diğerleri: Pek çok insan dünyada gerçeği bulmanın çok zor olduğu gerçeğiyle yaşıyor.

Alles, was ich sage, ist eine Lüge. Und das ist die Wahrheit.

Söylediğim her şey yalan. Ki bu gerçek.

Du musst Tom die Wahrheit sagen.

Tom'a doğruyu söylemelisin.

Ich habe dir die Wahrheit gesagt.

Sana gerçeği söyledim.

Ich hätte lügen sollen, doch ich sagte ihr die Wahrheit.

Yalan söylemeliydim ama gerçekleri söyledim.

Nur eine Handvoll von Leuten kennt die Wahrheit.

Sadece bir avuç dolusu insan gerçeği biliyor.

Ich möchte, dass du mir die Wahrheit über den Unfall erzählst.

Kaza hakkındaki gerçeği anlatmanı istiyorum.

Gott weiß, dass ich die Wahrheit spreche.

Allah biliyor ki doğruyu söylüyorum.

Ich möchte, dass du mir die Wahrheit sagst.

Gerçekleri bana söylemeni istiyorum.

Jetzt kennst du die ganze Wahrheit.

Şimdi bütün gerçekleri biliyorsun.

Ich sah ihm in die Augen, um erkennen zu können, ob er die Wahrheit sagte.

Doğruyu söyleyip söylemediğini anlamak için gözlerinin içine baktım.

Ich werde Ihnen die Wahrheit sagen.

Size gerçeği anlatacağım.

Ben size gerçeği anlatacağım.

Muss ich Tom die Wahrheit sagen?

Tom'a gerçeği söylemeli miyim?

Erkenne die Wahrheit!

Gerçeği fark et!

Der blinde Glaube an die Obrigkeit ist der größte Feind der Wahrheit.

Hükmedene kör olan inanç, gerçeklerin en büyük düṣmanıdır.

Eine bittere Wahrheit: Für Menschen mit einem empfindlichen und guten Herz, ist die Welt ein schwieriger Ort.

Acı bir gerçek: Dünya hassas ve iyi kalpli insanlara göre, zor bir yerdir.

Eine bittere Wahrheit: Für Menschen mit einem empfindlichen und guten Herz ist die Welt ein schwieriger Ort.

Acı bir gerçek: Dünya hassas ve iyi kalpli insanlara göre zor bir yerdir.

Acı bir gerçek ama "Dünya hassas kalpler için cehennemdir."

Sei neugierig! Zweifle! Hinterfrage! Denk nach! Erkenne die Wahrheit!

Merak et! Şüphe et! Sorgula! Düşün! Gerçeği fark et!

In einer Welt, wo die Ungerechtigkeit herrscht, bezahlt man die Wahrheit mit Leiden.

Adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir dünyada, gerçekler acı çekerek ödenir.

Tom hatte nicht den Mut, ihm die Wahrheit zu sagen.

Tom'un ona doğruyu söyleyecek cesareti yoktu.

Tom muss die Wahrheit sagen.

Tom gerçeği söylemek zorunda.

Die Wahrheit ist schmerzlich, aber die Unwissenheit bringt einen um.

Gerçekler acıdır, ama gerçekleri bilmemek, insanı öldürür.

Wenn eine Beziehung aus Lügen besteht, wird sie am Ende an der Wahrheit sterben.

Eğer bir ilişki yalanlardan oluşuyorsa, sonunda gerçeklerden ölecek.

Politiker sagen nicht immer die Wahrheit.

Politikacılar her zaman doğruyu söylemez.

Tom wusste nicht, wie er Maria die Wahrheit sagen sollte.

Tom, Mary'ye gerçeği nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.

Ich sage immer die Wahrheit.

Ben her zaman gerçeği söylerim.

Tom, sag mir die Wahrheit!

Tom, bana doğruyu söyle.

Tom hat nicht die ganze Wahrheit gesagt.

Tom bütün gerçeği söylemedi.

Er kennt die Wahrheit nicht.

Gerçeği bilmiyor.

Synonyme

Er­kennt­nis:
ahkâm
hüküm
Grund­satz:
düstur
ilke
prensip
Ma­xi­me:
düstur
ilke
kural
özdeyiş
prensip
vecize

Sinnverwandte Wörter

Rich­tig­keit:
doğruluk
gerçeklik
mukarenet
mutabakat
uygunluk

Antonyme

Lü­ge:
yalan

Türkische Beispielsätze

  • Rüya gerçek oluyordu.

  • Cumartesi gerçek olsaydı.

  • Bu gerçek olamaz.

  • Onun rüyası gerçek oldu.

  • O, gerçek olabilir mi?

  • O gerçek olamayacak kadar iyi görünüyor.

  • Bu gerçek neden.

  • Onlar benim gerçek ebeveynlerim değil.

  • Bu gerçek olamayacak kadar çok iyi.

  • Bu gerçek popüler bir madde.

  • Bu inciler yapay değil, gerçek.

  • Bu elmas gerçek değil.

  • 1000 Kaltak, ama hiçbirisi gerçek kadın değil.

  • Tom gerçek bir savaşçıdır.

  • Bu gerçek bir ekip çalışmasıdır.

  • İlk aşk tek gerçek aşktır ve asla unutulmaz.

  • Sadece sıkıcı kadınların düzenli evleri vardır! Kim öyle söylerse söylesin, gerçek değil. Ben kesinlikle sıkıcı değilim ama evim yine de oldukça düzenlidir. Neredeyse her zaman!

  • Bu gerçek deri mi?

  • Asıl zengin, gerçek bir dostu olandır.

  • Sen benim gerçek annem değilsin.

Wahrheit übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: Wahrheit. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: Wahrheit. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 7744526, 734, 340949, 368203, 415521, 432570, 603695, 1333503, 1454508, 1775279, 1798277, 1808590, 1842107, 1948727, 1972778, 2171802, 2309226, 2352776, 2767503, 3173364, 3173390, 3344039, 3566035, 4058429, 4110962, 4996944, 5001161, 5032902, 6313711, 6446826, 6459590, 6738416, 6771622, 6771779, 6838251, 6954338, 7024219, 7582118, 7792130, 8079377, 8248192, 8541498, 10116800, 10200493, 11220560, 11491410, 2404263, 2133745, 2030410, 1495262, 1475036, 1454356, 3766344, 1364263, 1326457, 1326076, 885034, 4391279, 4708915, 5359420, 6175872, 6563076, 6667803, 6802250, 6849550 & 7432306. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR