Was heißt »wie« auf Türkisch?

Das Adverb »wie« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • nasıl

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Er schläft wie ein Baby.

Bebek gibi uyuyor.

Hast du eine Vorstellung davon, wie mein Leben aussieht?

Hayatımın neye benzediği hakkında bir fikrin var mı?

Dieses Land ist ungefähr zweimal so groß wie Japan.

Bu ülke Japonya'nın yaklaşık iki katı kadar.

Er hat es so gemacht, wie ich es ihm gesagt hatte.

O ona söylediğim gibi yaptı.

Ich weiß nicht, wie ich Ihnen danken soll.

Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum.

Er ist doppelt so alt wie ich.

Benim iki katım kadar yaşlıdır.

Die Bevölkerung von Tokyo ist viermal so groß wie die von Yokohama.

Tokyo'nun nüfusu Yokohama'nın 4 katı kadardır.

Ja, wie viel kosten sie?

Evet, ne kadar bunlar?

Lucy hat ungefähr so viele Freunde wie ich.

Lucy'nin yaklaşık benim arkadaşım kadar arkadaşı var.

Egal, wie alt es ist, ein Kind ist ein Kind.

Kaç yaşında olduğu fark etmez, çocuk çocuktur.

Sie ist genauso jung wie ich.

O da benim gibi genç.

Ich weiß nicht, wie spät es ist.

Saatin kaç olduğunu bilmiyorum.

Für wie viele Nächte?

Kaç gecelik için?

Das Volk folgte dem Diktator genauso wie eine Herde Schafe.

İnsanlar diktatörü koyun sürüsü gibi takip ettiler.

Das Glück ist wie eine Frau, man muss es begehren.

Şans bir kadın gibidir - arzulanması gerekir.

Sie weiß genau, wie man ihn zum Orgasmus bringt.

Onun nasıl orgazm edileceğini tamı tamına biliyor.

Es gibt keinen Grund, wie ein Kind zu heulen.

Çocuk gibi ağlamak için bir neden yok.

Ich habe vergessen, wie sie heißt.

Onun ismini unuttum.

Ich habe nicht so viel Geld, wie du denkst.

Düşündüğün kadar çok paraya sahip değilim.

Er liebt dich genauso sehr wie ich.

Seni benim kadar seviyor.

In der Welt, in der wir leben, ist es sehr wichtig zu wissen, wie man Stress abbaut.

Yaşadığımız dünyada, stresi nasıl azaltacağımızı bilmek çok önemlidir.

Keine andere Sportart ist in Brasilien so populär wie Fußball.

Brezilya'da futbol kadar popüler başka bir spor yoktur.

Oh, er isst wie ein Vogel.

Oh, bir kuş gibi yemek yiyor.

Es ist interessant darüber nachzudenken, wie die Welt sein würde, wenn die Frauen regierten.

Kadınlar hüküm sürseydi dünyanın nasıl bir yer olacağını düşünmek ilginç.

Wie sah der Versuchsaufbau aus? Was war wie angeschlossen?

Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?

In keinem anderen Land kommen Erdbeben so häufig vor wie in Japan.

Başka hiçbir ülkede Japonya'daki kadar sıklıkla deprem olmaz.

Die Bevölkerung von Tōkyō ist etwa fünfmal so groß wie die unserer Stadt.

Tokyo'nun nüfusu bizim şehrin nüfusunun beş katıdır.

Entschuldigung, wie spät ist es?

Affedersiniz, saat kaç?

Egal, wie dicht du warst, Goethe war Dichter!

Sarhoşken yazdığın şiirler, Goethe ile kıyaslandığında göte benziyor.

Ich weiß, wie du heißt.

Senin adının ne olduğunu biliyorum.

Egal wie lange es auch dauert, ich werde diese Arbeit zu Ende bringen.

Ne kadar uzun sürerse sürsün, bu işi bitireceğim.

Das sieht wie ein Ei aus.

Bir yumurta gibi görünüyor.

Bu bir yumurta gibi görünüyor.

Verliebtsein ist nicht das Gleiche wie Lieben. Man kann in eine Frau verliebt sein und sie trotzdem hassen.

Aşık olmak sevmekle aynı değildir. Bir bayana aşık olabilirsin ve hâlâ ondan nefret edebilirsin.

Es ist nicht so schwierig, wie du denkst.

Düşündüğün kadar zor değil.

Ich fühle mich wie neugeboren.

Yeni doğmuş gibi hissediyorum.

Das war hart wie Stein.

O, kaya gibi sertti.

Ich will nicht die gleiche Luft wie er einatmen.

Onunla aynı havayı solumak istemiyorum.

Er weiß nicht, wie er antworten soll.

Nasıl cevap vereceğini bilmiyor.

Tom kann nicht so schnell rennen wie Mary.

Tom, Mary kadar hızlı koşamaz.

Du weißt nicht, wie sehr ich dich liebe.

Seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyorsun.

Jane ist nicht so groß wie Mary.

Jane, Mary kadar uzun değil.

Weisst du, wie viele Menschen gestorben sind, als die Titanic untergegangen ist?

Titanik battığında kaç insan öldü, biliyor musun?

Um wie viel Uhr fährt der Zug nach New York ab?

New York'a tren saat kaçta kalkıyor?

Sie hatte Geld wie Sand am Meer.

Denizdeki kum kadar parası vardı.

Ich frage mich, wie es ist, reich zu sein.

Zengin olmak acaba nasıl bir şey?

Er hat ein Gemüt wie ein Fleischerhund.

Kasap köpeği gibi bir zihni var.

Du sprichst wie deine Mutter.

Annen gibi konuşuyorsun.

Sie sieht aus wie ihre Mutter.

O, annesine benziyor.

Pedro, wie viele Sprachen sprichst du?

Pedro, kaç tane dil biliyorsun?

Frauen fahren nicht so gut wie Männer.

Kadınlar erkekler kadar iyi araba süremezler.

Ich bin wie meine Mutter.

Ben anneme benzerim.

Er weiß, wie man einen Hubschrauber fliegt.

O, helikopterin nasıl kullanılacağını biliyor.

Er weiß, wie man diese Waffe verwendet.

Bu silahın nasıl kullanılacağını bilir.

Bu silahın nasıl kullanılacağını biliyor.

Er ist zweimal so alt wie ich.

O, benim iki katım kadar yaşlıdır.

Wer ohne Verrücktheit lebt, ist nicht so weise, wie er meint.

Hayatında biraz delilik olmayan düşündüğü kadar bilge değildir.

Ich spürte, wie etwas meinen Fuß berührte.

Ayağıma bir şey dokunduğunu hissettim.

Meine Tante zeigte mir, wie man guten Kaffee macht.

Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.

Der Preis ist doppelt so hoch wie im vergangenen Jahr.

Fiyat geçen yılkinin iki katı.

Benimm dich wie ein Mann!

Erkek gibi davran.

Frag sie, wie sie heißt!

Ona isminin ne olduğunu sor.

Manchmal wäre es schön, wenn es möglich wäre, Kommentare nachträglich zu bearbeiten – besonders, wenn man so oft das Bedürfnis dazu verspürt wie ich.

Bazen yorumları daha sonra düzenlemek mümkün olsaydı güzel olurdu - özellikle de bunu benim yaptığım kadar sık ​​yapma ihtiyacı hissettiğinizde.

Sowohl der Lehrer wie auch sein Schüler sind gekommen.

Öğrencilerinin yanı sıra öğretmen de geldi.

Weißt du, wie es sich anfühlt, wenn man hundert ähnliche Varianten eines Satzes übersetzt?

Bir cümlenin yüzlerce benzer varyasyonlarını çevirmenin nasıl hissettirdiğini biliyor musun?

Am Tag schläft es sich nicht so angenehm wie in der Nacht.

Gündüz uyumak geceleri olduğu kadar rahat değildir.

Ich weiß es nicht, wie ich das auf Japanisch übersetzen kann.

Onun Japoncaya nasıl çevrildiğini bilmiyorum.

Egal wie kalt es draußen ist, die Zimmer sind angenehm beheizt.

Dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun, odalar hoş bir şekilde ısıtılır.

Ich wünschte, ich hätte gewusst, wie man es macht.

Keşke onu nasıl yapacağımı bilseydim.

Man lese diese Gedichte in Stille, mit geschlossenen Augen, und versuche, zu sehen, wie die Wörter im Leeren schweben!

Bu şiir sessizlikte, kapalı gözlerle, kelimelerin boşlukta nasıl süzüldüğünü görmeye çalışarak okunur.

Ich weiß nicht, wie ich es machen soll.

Onu nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum.

Du siehst nicht aus wie ein Millionär.

Milyonere benzemiyorsun.

Das ist die gleiche Farbe wie bei mir.

O, benimki ile aynı renk.

Ich weiß nicht, wie alt Tom ist.

Tom kaç yaşında bilmiyorum.

Ich habe gehört, wie die Eingangstür zuschlug.

Ön kapının çarptığını duydum.

In der Welt, in der wir leben, ist es sehr wichtig, zu wissen, wie man eine Anspannung abbauen kann.

Yaşadığımız dünyada, gerilimi nasıl azaltacağımızı bilmek çok önemlidir.

Ich habe keine Ahnung, wie der Tod ist.

Ölümün neye benzediği hakkında bir fikrim yok.

Können Sie mir sagen, wie ich zum Tokyo Tower komme?

Tokyo Kulesi'ne giden yolu söyler misiniz?

Es ist nicht so gut, wie es aussieht.

O, göründüğü kadar iyi değildir.

Ich bin so alt wie du.

Senin kadar büyüğüm.

Es war genau so, wie ich es gedacht hatte.

O tam düşündüğüm gibiydi.

Ich sah, wie meine Schwester den Brief zerriss.

Kız kardeşimin mektubu yırttığını gördüm.

Herr Wood war wie ein Vater für Tony.

Bay Wood, Tony için baba gibiydi.

Die Philosophie ist nicht so ein schwieriges Fachgebiet, wie du glaubst.

Felsefe, düşündüğünüz kadar da zor bir ders değildir.

Ich habe keine Vorstellung, wie viel das kostet.

Onun maliyeti hakkında bir fikrim yok.

Ich weiß nicht, wie ich es erklären soll.

Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.

Sie mag klassische Komponisten wie Mozart oder Beethoven.

O, Mozart ya da Beethoven gibi klasik bestecilerden hoşlanıyor.

Er zerbricht sich den Kopf darüber, wie er mit der Angelegenheit umgehen soll.

O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor.

Ich weiß noch nicht, wie ich mich entscheiden werde.

Nasıl karar vereceğimi bilmiyorum.

Ich bin nicht so schnell wie ihr.

Sizin kadar hızlı değilim.

Du redest wie meine Oma.

Anneannem gibi konuşuyorsun.

Diese Katze ist so groß wie die da.

Bu kedi şuradaki kadar büyüktür.

Wir brauchen zuerst einmal eine Vereinbarung über Ziele. Danach können wir darüber reden, was alles kosten wird und wie wir es bezahlen können.

Öncelikle amaçlarla ilgili bir anlaşmaya varmamız gerekiyor. Sonrasında her şeyin ne kadar tutacağını ve nasıl ödeyebileceğimizi konuşabiliriz.

Maria ist nicht so wie die anderen Mädchen.

Mary diğer kızlar gibi değildir.

Du weißt sehr gut, wie es geschah.

Onun nasıl meydana geldiğini gayet iyi biliyorsunuz.

Sie wissen sehr gut, wie es geschehen ist.

Onun nasıl meydana geldiğini gayet iyi biliyorsun.

Ich bin hungrig wie ein Wolf.

Kurt gibi açım.

Weißt du, wie alt ich bin?

Kaç yaşında olduğumu biliyor musun?

Wir waren wie Brüder.

Kardeş gibiydik.

Niemand sonst hat sie wohl so geliebt, wie ich sie geliebt habe, doch sie hat nicht auf mich gewartet.

Benim onu sevdiğim kadar kimse bir başkasını sevmemiştir fakat o beni beklemedi.

Ich weiß, wie wichtig dir Tom ist.

Tom'un senin için ne kadar önemli olduğunu bilmiyorum.

Ich wünschte, ich wüsste, wie ich mehr Geld verdienen könnte.

Keşke nasıl daha fazla para kazanabileceğimi bilseydim.

Synonyme

ach:
aman
der­weil:
o sırada
eben­so:
aynı şekilde
tam o kadar
et­wa:
neredeyse
yaklaşık
ge­mäß:
göre
gleich­ar­tig:
aynı cinsten
bircinsten
birtürden
ja:
evet
und:
ve
wo:
nerede
zum Bei­spiel:
meselâ
örneğin
söz gelimi
söz gelişi
sözgelimi

Türkische Beispielsätze

  • İnsanların nasıl göründüğüyle pek ilgilenmiyorum.

  • Onun önerisini nasıl buldun?

  • Önerisini nasıl buldun?

  • Yakınlarının gözünde nasıl birisin?

  • Elektrik olmasaydı hayatımız nasıl olurdu?

  • John nasıl?

  • İngilizcede şirket nasıl söylenir?

  • Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

  • Her zaman onu öpmenin nasıl bir şey olduğunu bilmek istemişimdir.

  • Böyle bir durumda nasıl ilerlenilmelidir?

  • Ağrının şiddeti nasıl?

  • Bilim adamlarının cevaplamaya çalıştığı pek çok soru arasında Mars'ta sıvı su olup olmadığı ve güneş sisteminin nasıl oluştuğu yer alıyor.

  • "Dışarı bugün nasıl?" - "Hoş."

  • Yalnızca kelebeklerin gülmesini duyabilen insanlar, bulutların nasıl koktuğunu da bilir.

  • Kocanla nasıl tanıştın?

  • Bir şeyin nasıl olduğunu görmüyoruz. Bir şeyi kendimize benzeterek görüyoruz.

  • Gülme olmadan yaşam nasıl olurdu? Üzücü. Konuşma olmadan yaşam nasıl olurdu? Suskun. Barış olmadan yaşam nasıl olurdu? Acımasız. Aşk olmadan yaşam nasıl olurdu? Yalnız. Sen olmadan yaşam nasıl olurdu? Anlamsız!

  • İki insan türü vardır. Bazılarında zamanını boşa harcadığın ve diğerlerinde zamanın nasıl geçtiğini anlamadığın.

  • Özlemenin nasıl olduğunu unuttuğun an, sevgi bitmiş demektir.

  • Gece nasıl uyuyorsun?

Wie übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: wie. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: wie. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 880, 895, 342313, 343585, 358395, 360823, 392725, 403123, 405749, 406966, 410758, 441127, 445863, 509632, 509825, 518368, 562341, 575301, 598690, 642053, 644456, 683850, 702089, 732239, 749415, 759473, 783159, 804477, 842696, 881922, 884798, 891394, 928757, 974753, 984866, 1003830, 1020724, 1021314, 1045463, 1083940, 1103611, 1131434, 1152093, 1210378, 1218738, 1235505, 1287151, 1393217, 1406343, 1694256, 1741709, 1753582, 1762911, 1768815, 1794202, 1805061, 1805338, 1811338, 1812090, 1846289, 1907727, 1912949, 1931223, 2030560, 2034164, 2051041, 2061619, 2063548, 2065164, 2097582, 2097594, 2106580, 2128816, 2133507, 2136024, 2151557, 2157321, 2157435, 2178751, 2184277, 2196848, 2200999, 2202170, 2318008, 2365732, 2381466, 2478992, 2565472, 2584575, 2691315, 2770459, 2869040, 2889240, 2889243, 2894058, 2897052, 2959687, 3011747, 3198167, 3208392, 9688598, 9688887, 9688888, 9715771, 10260084, 8889610, 8733470, 11252852, 11256988, 11434292, 11449094, 11490015, 11561268, 7020663, 6796377, 6709550, 6620461, 6406294, 6195117 & 6163768. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR