Was heißt »ant­wor­ten« auf Türkisch?

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Wenn ein Philosoph antwortet, verstehe ich meine Frage nicht mehr.

Bir filozof sorumu cevaplarsa, sorumu artık anlayamam.

Er weiß nicht, wie er antworten soll.

Nasıl cevap vereceğini bilmiyor.

Warum antwortest du nicht?

Neden yanıt vermiyorsun?

Sie mied es, auf meine Fragen zu antworten.

O benim soruları yanıtlamaktan kaçındı.

Ich antworte mit einer Gegenfrage.

Karşı soruyla cevap veriyorum.

Ihr habt auf Toms Brief noch nicht geantwortet.

Siz henüz Tom'un mektubuna cevap vermediniz.

Tom antwortet nicht.

Tom yanıt vermiyor.

Tom cevap vermiyor.

Die Frage war eine ernste, doch er antwortete halb im Scherz.

Soru ciddiydi, ama o şakayla karışık cevapladı.

Wann wirst du mir auf alle meine Fragen antworten?

Tüm sorularımın cevaplarını ne zaman vereceksin?

Darauf antworte ich nicht.

Ona cevap vermeyeceğim.

Tom wusste nicht, wie er antworten sollte.

Tom nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.

Tom antwortete Maria nicht.

Tom, Mary'ye cevap vermedi.

Tom hat mir nicht geantwortet.

Tom bana cevap vermedi.

Ich würde es vorziehen, nicht zu antworten.

Cevap vermemeyi tercih ederim.

Ich habe nicht erwartet, dass du antwortest.

Cevap vermeni beklemiyordum.

Denk sorgfältig nach, bevor du antwortest!

Cevaplamadan önce dikkatlice düşün.

Niemand antwortete Tom.

Hiç kimse Tom'a cevap vermedi.

Tom hat gelächelt, aber nicht geantwortet.

Tom gülümsedi ama cevap vermedi.

Niemand antwortete ihr.

Kimse onu yanıtlamadı.

Ich muss nicht jedem antworten.

Kimseye cevap vermek zorunda değilim.

Bemühen Sie sich nicht weiter zu fragen, denn ich werde nicht antworten.

Daha fazla soru sormaya zahmet etmeyin, çünkü cevaplamayacağım.

Ein Schmetterling fragte ein Herz: „Wo finde ich Frieden?“ Das Herz antwortete: „In deinem Inneren.“

Bir kelebek bir kalbe: „Nerede huzur bulabilirim?“ diye sormuştu. Kalp: „Kendi içinde,“ diye cevap vermişti.

Warum antwortet sie mir nicht?

Neden bana cevap vermiyor?

Und sie fragten: „Wo ist es dunkler in unserem Universum?“ Da antwortete ich: „Überall da, wo es keine Liebe gibt.“

Ve sordular: „Neresi daha karanlık bu alemin?“ Ve ben cevap verdim: „Sevginin olmadığı her yer.“

Warum hast du nicht geantwortet?

Neden yanıt vermedin?

Bevor ich darauf antworte, möchte ich erfahren, warum du gefragt hast.

Cevap vermeden önce bunu neden sorduğunu öğrenmek istiyorum.

Auf meinem Tisch ist ein Quietscheentchen, das ich manchmal um technische Hilfestellung bitte. Natürlich kann es nicht antworten, aber das Erklären des Problems hilft mir oft, eine Lösung zu finden.

Masamda bazen teknik destek istediğim bir lastik ördek var. Elbette cevap veremez, ancak sorunu açıklama süreci genellikle bir çözüm bulmama yardımcı olur.

Synonyme

re­agie­ren:

reaksiyon göstermek

tepki göstermek

ver­set­zen:

terhin etmek

yerini değiştirmek

zu­rück­ge­ben:

geri vermek

iade etmek

Antonyme

fra­gen:

sormak

sual etmek

Türkische Beispielsätze

Übergeordnete Begriffe

schrei­ben:

yazmak

spre­chen:

konuşmak