Was heißt »angenehm« auf Türkisch?

Das Adjektiv »angenehm« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Am Tag schläft es sich nicht so angenehm wie in der Nacht.: Gündüz uyumak geceleri olduğu kadar rahat değildir.
Egal wie kalt es draußen ist, die Zimmer sind angenehm beheizt.: Dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun, odalar hoş bir şekilde ısıtılır.
Ah! Wie angenehm!: Ah! Ne hoş!
Leute, die in der Stadt leben, wissen nicht, wie angenehm es ist, auf dem Land zu leben.: Köyde ne güzel yaşıyorlar.
Leute, die in der Stadt wohnen, wissen nicht, wie angenehm es ist, auf dem Land zu wohnen.: Şehirde yaşayanlar köyde yaşamanın ne kadar keyifli olduğunu bilmezler.
Wie angenehm zu hören!: Bunu duymak ne kadar hoş!
Wie kommt man am angenehmsten zum Tōkyōter Hauptbahnhof?: Tokyo Merkez İstasyonu'na ulaşmanın en kolay yolu nedir?
Ein kühler Luftzug! Wie angenehm!: Serin bir esinti! Ne hoş!
Maria machte Tom das Leben so angenehm wie möglich.: Mary, Tom'un hayatını olabildiğince rahat hale getirdi.

Vikipedi'ye hoş geldiniz.
Tutumu çok hoş.
Çok hoş bir tutumu var.
Hayatıma hoş geldiniz.
Veganlar daha hoş kokar.
Tom'u tekrar görmek hoş olurdu.
Bana göre hava hoş.
Cehenneme hoş geldin, Muammer!
Tom Maria için hoş bir şey yapmak istedi.
Bazen seninle ilgili tek bir düşünce birden dünyanın rengarenk ve daha büyük gözükmesine, dertlerin azalmasına yeterli oluyor ve içimi hoş bir duygu kaplıyor. İşte ask bu! Siyahı beyazı yok. Önemli olan kalpten sevmek.
Gruba hoş geldin.
Arka planda çalan hoş bir gitar sesi vardı.
Java dünyasına hoş geldin.
Beni görmek için uzun bir yoldan gelmen çok hoş.
Hatalarını bir daha hoş karşılamam.
Boston'a hoş geldiniz.
Yaşlandığımda hoş bir görünüme sahip olmak istemiyorum, mutlu olduğum görünün istiyorum.
Tekrar hoş geldiniz. Sizi çok özledik.
İlk kardelen çiçeği açtı. İkincisi de açacak. Sıcak Güneş parlıyor. İlkbahar hoş geldin.
Brezilya'ya hoş geldin!