Was heißt »an­fan­gen« auf Türkisch?

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Wann hast du angefangen, Deutsch zu lernen?

Ne zaman Almanca öğrenmeye başladın?

Lass uns anfangen.

Hadi başlayalım.

Wann hast du angefangen, Englisch zu lernen?

İngilizce öğrenmeye ne zaman başladın?

Wir sollten anfangen, Weihnachtsgeschenke für die Kinder zu besorgen.

Biz çocuklar için noel hediyesi almaya başlamalıyız.

Mary hat schon angefangen.

Mary zaten başladı.

Je früher wir anfangen, desto früher werden wir fertig sein.

Ne kadar erken başlarsak o kadar erken bitiririz.

Sollen wir anfangen?

Başlayalım mı?

Du hast angefangen, Esperanto zu lernen.

Esperanto öğrenmeye başladın.

Ich werde anfangen.

Başlayacağım.

Ich habe angefangen, Französisch zu lernen.

Fransızca öğrenmeye başladım.

Wenn ich einmal angefangen habe, kann mich nichts mehr aufhalten.

Bir kez başladım mı, hiçbir şey beni durduramaz.

Ich habe angefangen, ein Buch zu schreiben.

Bir kitap yazmaya başladım.

Der Film hat noch nicht angefangen.

Film henüz başlamadı.

Warum hat Tom angefangen, Französisch zu lernen?

Tom neden Fransızca çalışmaya başladı?

Wenn ich du wäre, würde ich sofort anfangen.

Ben olsam hemen başlardım.

Er hat angefangen, Englisch zu lernen.

İngilizce öğrenmeye başladı.

Wie ihr seht, habe ich damit mal angefangen.

Gördüğünüz gibi buna başladım bile.

Ich fragte Tom, wann er angefangen habe, Französisch zu lernen.

Tom'a ne zaman Fransızca çalışmaya başladığını sordum.

Wir haben schon angefangen.

Biz zaten başladık.

Wir haben wirklich langsam angefangen.

Gerçekten yavaş başladık.

Wenn du aufgeben willst, denke darüber nach, warum du angefangen hast. Träume, glaube, siege!

Eğer pes etmek üzereysen, neden başladığını düşün. Hayal et, inan, başar!

Tom hat angefangen, einen Roman zu schreiben.

Tom bir roman yazmaya başladı.

Ali hat angefangen, Gitarre spielen zu lernen.

Ali gitara başladı.

Gestern habe ich mit einem neuen Buch angefangen.

Dün yeni bir kitaba başladım.

Synonyme

an­grei­fen:

saldırmak

krie­gen:

almak

ele geçirmek

savaşmak

yakalamak

öff­nen:

açmak

Türkische Beispielsätze

• O, başlamak üzereydi.

• Yeni bir şey başlamak için sadece cesarete ihtiyacın yok. Ayrıca eski şeyleri bitirmek için cesarete de ihtiyacın var.

• Şimdi başlamak gibi bir niyetim yok.