Was heißt »er­stel­len« auf Türkisch?

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Ich muss eine neue Netzpräsenz erstellen.

Yeni bir web sitesi oluşturmam - düzenlemem - hazırlamam gerekiyor.

Ich erstelle ein Verzeichnis.

Bir dizin - liste oluşturuyorum.

Tom wurde gebeten, eine Power-Point-Präsentation zu erstellen.

Tom'dan PowerPoint sunumu hazırlaması istendi.

Synonyme

ab­fas­sen:

kaleme almak

be­gin­nen:

başlamak

ent­wi­ckeln:

geliştirmek

er­brin­gen:

arz etmek

getirmek

sunmak

er­zeu­gen:

imal etmek

istihsal etmek

üretmek

fa­b­ri­zie­ren:

fabrikasyon

her­stel­len:

istihsal etmek

üretmek

pro­du­zie­ren:

üretmek

schöp­fen:

cesaretlennmek

halk etmek

nefes almak

su çekmek

sudan çekmek

sudan çıkarmak

şüphelenmek

teneffüs etmek

yaratmak

schrei­ben:

kaydetmek

yazmak

Antonyme

ab­bre­chen:

durdurmak

durmak

Türkische Beispielsätze

• Bir yasa teklifi taslağı hazırlamak için hükümetle ortaklaşa çalışmayı amaçlıyoruz.

• İşiniz hakkında ne kadar çok konuşursanız, onu yapmak için o kadar az zamanınız olur.

• Bazen yorumları daha sonra düzenlemek mümkün olsaydı güzel olurdu - özellikle de bunu benim yaptığım kadar sık ​​yapma ihtiyacı hissettiğinizde.

• Harika şeyler başarmak için harekete geçmek yeterli değildir; hayal etmek de lazım; hesap yapmak yetmez; inanmak da gerekir.

• Elinizden gelenin en iyisini yapmadan her şeyi başarmaktansa, elinizden gelenin en iyisini yapmak ve hiç bir şey başaramamak daha iyidir.

• Tom, "Hayatım kaybedildi," dedi. "Ama kalan zamanı iyi bir şeyler yapmak ve belki de yaptığım bazı yanlışları düzeltmek için kullanabilirim."

• Trenle yolculuk yapmak bana her zaman daha çekici gelmiştir.

• Bunu yapmak gerçekten şart mı?

• Plan yapmak zaman ister.

• Bazı şeyler hiç olmamış gibi öyle kolayca unutulamaz. Eski dosyalar gibi onları doğru çekmeceye düzenlemek yeterli. Hepsi bu kadar.

• Seni mutlu eden şeyi yapmak için asla çok yaşlı değilsin. Hayatın sonunda kimse sana teşekkür etmeyecek. Sadece birini memnun et! Kendini!

• Tom artık onu yapmak zorunda değil.

• Bir şeyi yapmak isteyen bir yol bulur. İstemeyen ise mazeret.

• O alışveriş yapmak zorunda.

• Hayatında daha hiç sahip olmadığın bir şeyi istiyorsan, hayatında şimdiye kadar daha hiç yapmadığın bir şeyi yapmak zorundasın.

• Rüyalarını gerçekleştirmek için kesinlikle bir şey yapmak gerekir: Uyanmak!

• Bunu seninle yapmak istiyorum.

• Tom'un onu yapmak için iyi bir sebebi vardı.

• Tom'un onu neden yapmak zorunda olduğunu biliyor musun?

• Her şeyi kendim yapmak zorundayım.