Was heißt »al­le« auf Türkisch?

Das Adverb »al­le« lässt sich wie folgt von Deutsch auf Türkisch übersetzen:

  • boş
  • bitmiş

Deutsch/Türkische Beispielübersetzungen

Ich hoffe, eines Tages liest du dir alle meine Sprüche durch und verstehst, dass sie alle an dich gerichtet waren.

Umarım bir gün tüm yazdığım sözleri okur ve hepsinin senin için yazıldıklarını anlarsın.

Denk daran, dass wir alle im selben Boot sitzen!

Hepimizin aynı gemide olduğunu hatırla.

Hepimizin aynı gemide olduğu unutma.

Auf alle Fälle muss man in dem Referendum am 18. Februar mit "ja" abstimmen.

Herhangi bir durumda, senin 18 Şubat referandumda "evet" oyu vermen gerekiyor.

Wir sprechen alle Englisch.

Hepimiz İngilizce konuşuruz.

Wir waren alle müde.

Hepimiz yorgunduk.

Ich habe alle meine Freunde eingeladen.

Bütün arkadaşlarımı davet ettim.

Ich habe nicht alle Bücher gelesen.

Bütün kitapları okumadım.

Tüm kitapları okumadım.

Morgen, morgen, nur nicht heute, sagen alle faulen Leute.

Yarın, yarın, bugün değil - der bütün tembel insanlar.

Die Spielsachen sind alle aus Holz.

Bütün oyuncaklar tahtadan.

Wir leben alle auf dem Planeten Erde.

Hepimiz Dünya gezegeninde yaşıyoruz.

Klopapier ist alle.

Tuvalet kağıdı yok.

Wir alle sind Freunde auf Tatoeba!

Tatoeba'da hepimiz arkadaşız!

Wir wollen alle ein neues Auto oder ein neues Telefon.

Biz hepimiz yeni bir araba ya da yeni bir telefon istiyoruz.

Nicht alle Polizisten sind mutig.

Tüm polisler cesur değildir.

Sie schaffte es, alle Taschen selbst zu tragen.

Bütün çantaları kendisi taşıyabildi.

Der Lehrer beantwortet alle unsere Fragen.

Öğretmen sorduğumuz her soruyu cevaplar.

Beten wir alle zusammen!

Hadi beraber dua edelim !

Hadi birlikte dua edelim !

Wo sind denn alle hin?

Herkes nereye gitti?

Du kannst uns nicht alle töten.

Hepimizi öldüremezsin.

Sie können uns nicht alle töten.

Hepimizi öldüremezsiniz.

Du wirst von heute an bis in alle Ewigkeit in meinem Herzen sein.

Şu andan sonsuza kadar kalbimde olacaksın.

Sie begannen alle drei zu lachen.

Üçü birden gülmeye başladılar.

Ich freue mich, euch alle zu begrüßen!

Karşılamanızdan çok memnun kaldım.

Sie löste mit Leichtigkeit alle Probleme.

Bütün problemleri kolaylıkla çözdü.

Sie waren alle ausverkauft.

Onların hepsi satıldı.

Die Männer sind natürlich alle dafür, dass mehr Frauen in der Politik tätig sein sollen. Vorausgesetzt natürlich, es handelt sich nicht um die eigene Frau.

Erkeklerin hepsi, tabiki kendi karılari olmamak şartıyla, daha fazla kadının siyasette faaliyet göstermesinden yanadir.

Tom betet nur alle heiligen Zeiten.

Tom kırk yılda bir Tanrı'ya dua eder.

Ob wir spotten oder ernst sind, kriechen oder hüpfen, zaudern oder fortstürmen, hoffen oder fürchten, glauben oder zweifeln – am Grabe begegnen wir uns alle.

İster neşeli ister ciddi olalım, ister sürünelim ister zıplayalım, ister mütereddit ister cüretkar, ister umutlu ister ürkek olalım, inanalım ya da şüpheci olalım- hepimiz ölümü tadacağız.

Ich sprach laut, damit mich alle hören konnten.

Beni herkes duyabilsin diye yüksek sesle konuşuyordum.

Wir sind alle eingeladen.

Hepimiz davetliyiz.

Gehören alle diese Bücher dir?

Bütün bu kitaplar senin mi?

Sind alle Gesetze gerecht?

Bütün yasalar adil mi?

Tom konnte nicht alle Fragen beantworten.

Tom tüm sorulara cevap veremedi.

Wann wirst du mir auf alle meine Fragen antworten?

Tüm sorularımın cevaplarını ne zaman vereceksin?

Das betrifft alle.

Bu herkesi etkiliyor.

Ich hätte euch alle übers Ohr hauen können, aber ich hab’s nicht getan.

Hepinize kazık atabilirdim ama atmadım.

Wir werden sowieso alle sterben.

Zaten hepimiz öleceğiz.

Warum sich durch Originalität kompromittieren? Ich werde lieber alle anderen imitieren.

Neden orjinallikle küçük düşülür? Başkalarını taklit etmeyi yeğlerim.

Wir wollten Freiheit für alle.

Biz, herkes için özgürlük istedik.

Sie schienen alle mit euren Antworten zufrieden.

Onların hepsi cevaplarınızdan memnun görünüyordu.

Sie stiegen alle sofort ins Taxi.

Hepsi derhal taksiye bindi.

Wenn alle bereit sind, fangen wir an.

Herkes hazırsa başlıyoruz.

Das ist für uns alle das Beste.

Bu, hepimiz için en iyisi.

Es ist schön, Sie alle wiederzusehen.

Hepinizi tekrar görmek güzel.

Ich vermisse euch alle sehr.

Hepinizi çok özlüyorum.

Haben Sie alle benachrichtigt?

Herkese haber verdiniz mi?

Wir haben alle viel geweint.

Hepimiz çok ağladık.

Werden wir alle sterben?

Hepimiz ölecek miyiz?

Du hättest alle Türen abschließen oder wenigstens zumachen sollen.

Bütün kapıları kilitlemeli, en azından kapatmalısın.

Hört auf das Kind zu bedrängen, ihr führt euch alle auf wie ein Englischprofessor.

Bırakın çocuğa yüklenmeyi, hepiniz İngilizce profesörü gibi davranıyorsunuz.

Die Menschen sind alle so geartet, dass sie lieber eine Lüge als eine Absage hören wollen.

İnsanların hepsi, doğaları gereği red yerine yalan duymayı tercih ederler.

Ein wahrer Freund kommt, wenn alle anderen gehen.

Gerçek dostun, herkes gittiğinde gelir.

Bitte schön! Einen Kaffee für alle!

Buyurun! Hepiniz için bir kahve!

Wir sind alle zusammen hier.

Hepimiz hep beraber buradayız.

Wir alle lachten.

Hepiniz güldünüz.

Die Wildschweine haben alle unsere Kartoffeln gefressen.

Yaban domuzları bütün patateslerimizi yedi.

Wir alle hoffen doch auf Frieden, oder nicht?

Hepimiz huzur için umut ediyoruz, değil mi?

Wir alle wollen doch Frieden, oder?

Herkes barış istiyor, değil mi?

Ein herzliches Dankeschön an alle meine Verwandten, Bekannten und Freunde für die zahlreichen Glückwünsche zu meinem Geburtstag. Es hat mich sehr gefreut.

Bütün akrabalarıma, tanıdıklarıma ve arkadaşlarıma doğum günümü kutladığınız için çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz.

Wir sind alle Menschen.

Hepimiz insanız.

Wir leben alle unter der gleichen Sonne, aber wir haben nicht den gleichen Horizont.

Hepimiz aynı güneşin altında yaşıyoruz, ama aynı aydınlığa sahip değiliz.

Vielleicht sollten wir mal kurz die Welt anhalten und alle Idioten aussteigen lassen.

Belki de dünyayı bir durdurup, bütün aptalları indirmemiz gerekir.

Wir waren alle Menschen, bevor wir durch Rasse getrennt, Religion gespalten, Politik geteilt und Vermögen klassifiziert wurden.

Biz hepimiz önceden ınsandık, ırkcılık bizi birbirimizden ayırmadan, din yarmadan, politika bölmeden ve maddi varlık bizi sınıflamadan.

In allem steckt Schönheit, jedoch können es nicht alle sehen. Möge es ein Tag werden, an dem ihr die Schönheiten des Lebens entdeckt.

Her şeyde güzellik vardır, ama herkes görmez. Hayatın güzelliklerini yakaladığınız bir gün olsun.

Wir wissen alle, dass Tom nicht gewonnen hat.

Hepimiz Tom'un kazanmadığını biliyoruz.

Es gibt eine Einsamkeit, die man mag. Es gibt eine Einsamkeit, die man erträgt. Und es gibt eine Einsamkeit, die einem alle Sinne raubt. Alle diese Einsamkeiten zu akzeptieren, muss man lernen.

Öyle bir yalnızlık vardır ki seversin. Öyle bir yalnızlık vardır ki tahammül edersin Ve öyle bir yalnızlık vardır ki bütün duyularını sarar. Bütün bu yalnızlıkları kabullenmeyi öğrenmelisin.

Tom, Maria, Johannes und Elke leben alle in Boston.

Tom, Mary, John ve Alice'in hepsi Boston'da yaşıyor.

Wir müssen alle Stimmzettel auszählen.

Bütün oy pusulalarını saymak zorundayız.

Wir waren alle anwesend.

Hepimiz mevcuttuk.

Der Tod ist leider unausweichlich und immer traurig. Aber ich glaube, wir werden uns alle wiedersehen, an einem wunderschönen Ort.

Maalesef ölüm kaçınılmaz ve her zaman çok üzücü. Ama bence hepimiz birbirimizi çok güzel bir yerde tekrar göreceğiz.

Ich hoffe, ihr habt alle schöne Erinnerungen an das letzte Jahr und werdet nächstes Jahr auch eine gute Zeit haben.

Umarım hepinizin geçen seneye ait güzel anıları vardır ve gelecek sene de iyi zamanlar geçirirsiniz.

Ich wünsche dir die Stärke, alle Idioten heute und jederzeit wegzulächeln.

Sana bugün ve her gün tüm salakları gülümseyerek uzaklaştırabilme gücü diliyorum.

Das sagen dir alle.

Bunu herkes bana diyor.

Danke, mein lieber Freund, dass du mir immer hilfst, alle meine Sprüche zu übersetzen.

Her zaman tüm sözlerimi çevirmede yardımcı olduğun için sana teşekkür ederim, sevgili dostum.

Als ich sagte, dass ich euch alle mag, war das nicht gelogen.

Hepinizi seviyorum dediğimde bu yalan değildi.

Alle für einen, einer für alle!

Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!

Wir haben sie alle gemocht.

Hepimiz onları sevdik.

Sie können alle helfen.

Hepiniz yardım edebilirsiniz.

Die Peitsche ist der beste Dolmetscher. Sie spricht alle Sprachen.

Kırbaç en iyi tercümandır. Bütün dilleri konuşur.

Kırbaç en iyi çevirmendir. Tüm dilleri bilir.

Ich werde dich bis in alle Ewigkeit nicht vergessen.

Seni sonsuza dek unutmayacağım.

Das passiert alle 30 Jahre nur einmal.

Sadece her 30 yılda bir kez olur.

Synonyme

ka­putt:
bitik
bitkin
bozuk
kırık
yorgun
Leu­te:
insanlar

Türkische Beispielsätze

  • Kilerimiz boş.

  • Yoğun bakımda boş yatak var mı?

  • Yazmanın en güzel yanı boş sayfaları hayatla doldurmaktır.

  • Cuma günü öğleden sonra boş musun?

  • Beynin aksine, mide boş olduğunda ses çıkarıyor.

  • Kocaman bir dünyanın ufacık bir parçasısın sen. Sadece ufacık bir nokta, belki de daha ufak ama yine de dünya sensiz boş olurdu. İyi ki varsın.

  • Özlemenin nasıl olduğunu unuttuğun an, sevgi bitmiş demektir.

  • Kiler boş.

  • Bu boş hayatta eğlenecek hiçbir şey yok.

  • Evimiz boş.

  • Bu yer hâlâ boş mu?

  • Babam cumartesi boş.

  • Bugün sabahleyin tren o kadar doluydu ki boş bir yer bulamadım ve tüm yol ayakta durmak zorunda kaldım.

  • Oradaki soyunma kabini boş.

  • Hesabınız boş.

  • Bu koltuk boş mu?

Alle übersetzt in weiteren Sprachen:

Quellen:
  1. [Übersetzungen] Wiktionary-Autoren: alle. In: Wiktionary – Das freie Wörterbuch, 2023, [online] de.wiktionary.org, CC BY-SA 3.0
  2. [Synonyme] OpenThesaurus-User: alle. In: OpenThesaurus – Das freie Wörterbuch für Synonyme, 2023, [online] openthesaurus.de, CC BY-SA 4.0
  3. [Beispielübersetzungen] User-generated content: Satz Nr. 6792181, 1027, 1030, 353539, 353553, 568204, 616875, 668093, 692897, 759009, 893284, 1202590, 1508331, 1800117, 1810210, 1811318, 1814772, 1844123, 1952336, 1952338, 2051851, 2095184, 2121909, 2137955, 2195677, 2224479, 2255852, 2396437, 2397047, 2595949, 2606128, 2634435, 2886171, 3076141, 3100823, 3179675, 3311485, 3509884, 3584332, 3664016, 3664022, 3696569, 3711800, 3839739, 4550213, 4559643, 4807733, 4886858, 5083786, 5398317, 5507825, 5686032, 5692339, 5942278, 6031633, 6056964, 6175905, 6298841, 6404478, 6672554, 6709824, 6710681, 6738774, 6790886, 6837252, 6849521, 6964129, 6997719, 7120965, 7528230, 7668075, 7751964, 7769325, 8079668, 8294459, 8359342, 8458099, 8483123, 9597615, 9846695, 10060336, 11431419, 11425587, 11256867, 10849907, 7812291, 6697472, 6195117, 4547872, 4392069, 3765665, 3704456, 2405142, 2404608, 1805474, 1489371 & 1257526. In: tatoeba.org, CC BY 2.0 FR