Was heißt »gra­vie­rend« auf Türkisch?

Synonyme

emp­find­lich:

duygulu

hassas

groß:

büyük

muazzam

mas­siv:

masif

som

Türkische Beispielsätze

• Gülmek, ciddi bir surattan daha az enerji gerektirir.

• Bu ciddi bir olaydı.

• Bunun için çok önemli sebeplere ihtiyaç var.

• Mark Twain'in en sevdiğim sözlerinden biri, "Dövüşte köpeğin büyüklüğü önemli değildir, köpeğin içindeki mücadelenin büyüklüğü önemlidir."

• Ekonomik gelişmelerin bu uzak görüşlü analizi ciddi bir değerlendirmeyi hak ediyor.

• Sen yanımda olmadığında, adeta bir tandem bisikletini tek başıma kullanıyormuşum gibi oluyor. Her şey az daha zor, daha çok gücümü tüketiyor ve daha ağır yolumu alabiliyorum.

• En ağır yük, taşıdığını kimsenin görmediği yüktür.

• Duyguların nerede saklandığı önemli değil. Müzik onları bulur.

• Sevgi ve hoşgörü en önemli şeydir!

• Sadece yüreğimizle her şey iyi görürüz, önemli unsurlar gözlerimize kendini göstemez.

• Hayatta şanslı olmak değildir sayan, mutlu olmaktır önemli olançi.

• Neyin gerçekten önemli olduğu düşünüldüğünde yer ve zamanın ne anlamı var? Ruhunun huzur bulması için, sadece koşulsuz sevgiye ihtiyaç var!

• Son günlerde o tür cümleleri çevirirken ciddi hatalar yapıyorum ne yazık ki.

• Güvenmek sevmekten daha önemli.

• Gerçekten ekonomin doğayı, çevreyi korumaktan daha önemli olduğunu düşünüyorsan, o zaman paranı sayarken nefesini tutmayı bir dene bakalım.

• Hayatta çok daha önemli şeyler var, sürekli durmadan her şeyi hızlandırmaktansa.

• Aydın ve ilerici bir hayat sürdürebilmek için en önemli şartlardan biri: yaşamak ve yaşama izin vermek.

• Yolu doğru olanın. Yükü ağır olur.

• Antibiyotiklere dirençli bakteriler ciddi bir halk sağlığı problemidir.

• Tom'un bavulu çok ağır görünüyor.